Fransa’nın 2025 Ulusal Stratejisi

Yeni eğitim-öğretim döneminde Fransa, ana kara ve denizaşırı işgal topraklardaki gençleri askeri ve ideolojik denetim altına alarak emperyalist planlarına uyumlu hale getirmeyi hedefleyen bir stratejiyi devreye sokuyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 10 Eylül 2025
  • saat-icon
  • 21:30

Temmuz 2025’te yayımlanan Savunma ve Güvenlik Genel Sekreterliğinin Ulusal Strateji Raporu ile Fransa devleti önümüzdeki dönemde gençliğe dair militarizasyon planlarını, askeri/toplumsal stratejisini ve bütçe planlamasını açıkladı. Yaklaşık 100 sayfadan oluşan rapor, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un imzasını taşıyan yazıyla açılmaktadır. “Dönüm noktasındayız” ifadesi ile başlayan metinde Macron, dünya düzenin bozulmasını dört başlıkla gerekçelendirmiştir. Bunlar; Rusya’nın Avrupa için oluşturduğu tehdit, Yakın ve Orta Doğu, Asya ve Afrika’daki şiddet artışı, Avrupa’daki ortaklık bağlarının zayıflaması ve teknolojik devrimin savaş araçlarını hızla geliştirmesidir. Tüm bu güncel gelişmelerin karşısında güvenliğin ancak Avrupalıların kendi kaderlerini ellerine alarak egemenliklerini güçlendirmesi yoluyla sağlanacağı vurgulanmaktadır. Bu bakış rakiplerinden geride kalan Avrupalı emperyalistlerin 2030 yılına kadar yeniden güç toplamak için bir çıkış yolu aradığına işaret etmektedir.[1]

Rus tehdidi

Raporun ilk kısımda, Fransız egemen sınıflarının Avrupa içi ve küresel sahnedeki rolünü pekiştirme amacı açıkça ortaya koyulurken; askeri kapasite, diplomatik strateji, gençlik planlamaları ve Fransa’nınişgal ettiği denizaşırı bölgelerdeki varlık politikaları bir bütün olarak sunulmaktadır.[2] Savunma bütçesindeki artış, yalnızca silahlanma ve lojistik altyapı yatırımlarını değil, aynı zamanda askeri üslerin modernizasyonunu ve denizaşırı ülkelere müdahale yoluyla işgal kapasitesinin geliştirilmesini de kapsamaktadır. Rapora göre her ne kadar Fransa ana karasında -silahlı eylemler dışında- cepheli bir savaş olma ihtimali düşük görülse de Avrupa sınırlarında bir açık bir savaş riski Soğuk Savaş’tan bu yana en yüksek seviyededir. Bu savaş ihtimali ise Macron’un yazısında da görüldüğü üzere “Rus tehdidi” üzerinden şekillenmektedir. Rusya karşıtı propaganda en temel militarizasyon bahanesi olarak kullanılmaktadır.

Bu doğrultuda orduyu teknoloji ve yapay zekâ açılarından güçlendirmek için son askeri programlama yasasındaki 2030 bütçe hedefinin 2027’ye çekildiği duyurulmaktadır. Bu güçlendirmenin mali bilançosu 64 milyar avroyu bulurken ve halihazırda 2025 askeri bütçesi 42,8 milyar avro iken Fransa devletinin 43,8 milyar avroluk bütçe açığı da göz önünde bulundurulmamaktadır. Buna karşın Fransa Başbakanı François Bayrou tasarruf için kamu harcamalarını dondurma planıyla işçi ve emekçilerin sosyal haklarına ve tatil günlerine saldırmaktadır. Ayrıca bu askeri güvenlik bahanesi ile doğrudan bağlantılı olarak eğitim ve kamusal hizmetlerde kesintiler yapılması öngörülmektedir.[3]

Fransa’nın denizaşırı müdahalesi

Raporun ikinci kısmındaki stratejik planların, Fransa’nın denizaşırı bölgelerde işgal ettiği topraklardaki halk isyanlarını bastırmaya ve askeri nüfuzunu arttırmaya yönelik olduğu görülmektedir. Bu kısmı daha iyi anlamak için bu bölgelerdeki güncel durumu da açıklamak gerekmektedir. Özel statülü birkaç ada, doğrudan bağlı 5 ve özel-özerk 6 bölge Fransa’nın işgali veya doğrudan müdahalesi altında bulunmaktadır. Emperyalist Fransa devleti türlü askeri ve politik müdahalelerle bu bölgelerdeki gücünü korumaya çalışmaktadır. Son dönemlerde ise müdahaleler özellikle 2011’de işgal ettikleri ve halen Birleşmiş Milletler tarafından bile Fransa toprağı olarak sayılmayan, Hint Okyanusu’nda, Madagaskar yakınlarında bulunan Mayotte adası ile 1853’te işgal edilen Güney Pasifik’teki ada takımı Kanaky (diğer adıyla Yeni Kaledonya) üzerine yoğunlaşmıştır.

Mayotte’de 2023’te gerçekleştirilen Wambushu Operasyonu ve 2024’te Kanaky’de patlak veren halk ayaklanması, Fransa’nın denizaşırı bölgelerdeki baskıcı ve stratejik politikalarının çıplak bir göstergesidir. Mayotte’deki operasyon, resmî açıklamalara göre “güvenlik ve kamu düzeni müdahalesi” olarak sunulsa da yerel yoksul halk üzerinde yoğun gözaltılar ve polis şiddeti uygulanmış, bağımsızlık direnişinin önü kesilmeye çalışılmıştır; yaralı sayıları resmi olarak hiçbir zaman açıklanmamıştır. Fransa, bu saldırı ile Hint Okyanusundaki askeri varlığını güçlendirmiş ve stratejik hakimiyetini tahkim etmiştir.

Kanaky’de ise halk, 2024 yılında bağımsızlık talepleri ve kendi kaderini tayin etme hakkı için ayaklanmış; Fransa, asker ve polisle müdahale ederek eylemleri kanlı bir şekilde bastırmıştır. Eylemlerin devam ettiği iki haftalık süreçte temel hak ve özgürlükler sistematik biçimde kısıtlanmış; sosyal medya ve iletişim araçları da hedef alınmıştır. Hatta TikTok gibi platformlar yasaklanarak halkın iletişime geçme hakkı ve Fransa’nın kirli yüzünü dünyaya duyurma çabaları engellenmeye çalışılmıştır. Ayaklanmanın önderleri ise sürgün edilmiştir. Ancak Fransa’nın Kanaky’deki baskısı yalnızca bağımsızlık yanlılarını susturma ve bölgesel askeri varlığını sürdürme amaçlarıyla açıklanamaz. Kanaky, yüksek teknolojili endüstriler ve araç bataryalarında kullanılan nikel açısından dünyanın en büyük rezervlerinden birine sahiptir ve Fransa, bu stratejik kaynağın kontrolünü sürdürmek için siyasi baskıyı bilinçli olarak kullanmaktadır. 1998’de imzalanan Nouméa Anlaşması ile halkın kendi geleceğini tayin etme hakkı tanınmışken, 2023’teki Bougival Anlaşması ile bu hak fiilen ortadan kaldırılmıştır. Fransa referandumlardan bağımsızlık kararları çıkmaması için nüfus ve seçim sistemini kontrol ederek sonuçları manipüle etmiştir. Bu sayede hem siyasi hem de ekonomik çıkarlarını pekiştirmiştir.

Bu iki örnek, Fransa’nın denizaşırı işgal ettiği topraklardaki halklarla ilişkilerinde, özellikle stratejik kaynaklar ve küresel nüfuz alanları söz konusu olduğunda, siyasi baskı ve askeri müdahaleyi temel araç olarak kullandığını; en temel demokratik taleplerin ve özgürlüklerin emperyalist devletlerin kendi çıkarları için nasıl ayaklar altına alındığını göstermektedir.

Rapora dönecek olursak, Fransa’nın deniz alanlarının %97’sine ve biyolojik çeşitliliğinin %80’ine ev sahipliği yapan denizaşırı bölgelere dair stratejik planların metnin önemli bir kısmını kapladığı görülmektedir.[4] Afrika, Hint-Pasifik ve Karayipler gibi bölgelerde Rusya ve Çin tehdidine karşı Fransa’nın askeri varlığını güçlendirmeyi ve üslerini modernize etmeyi hedeflediği vurgulanmaktadır.[5] Rusya’nın bu bölgelerdeki bağımsızlık taleplerini istismar ettiği, Çin’in ise özellikle madeni kaynaklarından ötürü Kanaky’yi etki altına almaya çalıştığı iddia edilmektedir.[6] Bu sebeplerle eski kolonilerle olan ilişkilerin hem kaynak erişimi hem de bölgesel nüfuz açısından yeniden yapılandırılması gerektiği saptanmıştır.[7] Yukarıda da belirttiğimiz üzere sadece askeri değil, aynı zamanda ekonomik ve politik çıkarların da güvence altına alınması hedeflenmektedir.

Bunlara ek olarak “Avrupa Birliği ve NATO ile olan ilişkilerin güçlendirilmesi”, “Afrika kıtasındaki ülkelerle yeni partnerliklerin geliştirmesi”, “Akdeniz ve Kızıldeniz’de bölgesel istikrarın sağlanması”, “Yakın ve Orta Doğu’da barışa yönelik çalışmalarda bulunulması” amaçlanmaktadır. Filistin halkına yönelik desteğin ve iki devletli çözüm arayışlarının sürdürülmesi gerektiği belirtilirken siyonist İsrail’in güvenliğine katkıda bulmak suretiyle “sıkı” ortaklığın sürdürüleceği vurgusu da yapılmaktadır.[8] Fransa hem bölgedeki kendi emperyalist çıkarlarını güvence altına almak hem de “adil ve dengeli” bir aktör imajı yaratmaya çalışmaktadır. Oysa Filistin halkına yönelik “destek” söylemi, pratikte bölgesel nüfuz hedeflerinin ve işgalci İsrail’in güvenliğinin yanında geri planda kalmaktadır.

Gençliğin militarizasyonu

Raporun üçüncü ayağını gençlerin militarizasyonu başlığı oluşturmaktadır. Gençlik üzerinden toplumun yeniden inşasının askeri planlamaların geleceği için de önemli olduğu vurgulanmaktadır. Dolayısıyla gençlerin 2030 Fransa’sına yalnızca mesleki açıdan değil, “ulusal güvenlik ve ideolojik perspektifleriyle” de hazırlanması amaçlanmaktır.
1959’dan beri var olan ve gençlerin orduya yönlendirilmesi hedefiyle ilan edilen “Vatandaşlık ve Savunma Günü”nün; 2025 Ulusal Strateji Raporu kapsamında gençliğin yedek asker havuzuna dönüşmesi, gençleringönüllü askerlik ve ulusal güvenlik görevlerine ideolojik ve teknik olarak hazırlanmaları amaçlarıyla yeniden yapılandırıldığı görülmektedir.[9] Bu doğrultuda tüm liseli gençlerin bir gün boyunca askeri bir kamp eğitimi görmelerinin yanı sıra gönüllü hizmet programları, vatandaşlık dersleri ve askeri okul gezileri planlanmaktadır.
Ayrıca raporda mevcut küresel durumda artan savaşlara karşı gençliğin eylemliliğinin de  çoğalmasının Fransa devletine karşı tehlikesi üzerinde durulmaktadır.[10] Gençlerin toplumsal olaylara karşı duyarlılığı en yüksek kesim olmasından ötürü bazı “aşırı gruplar” tarafından manipüle edilerek marjinalleştirildikleri savunulmaktadır. Bu sebeple Fransa ana karası ve denizaşırı bölgelerinden özellikle 13-25 yaş arasında yaklaşık 10 milyon gencin ahlaki manada yeniden silahlandırılması gerektiği vurgulanmaktadır. Tüm bu hedefler esasında yedek asker sayısının 100 bine çıkarılması yenilenmiş gönüllü askerlik hizmeti için bir zemin hazırlama çalışması için planlanmıştır.[11] Bu planlamalar, devletin gençliği doğrudan militarist hedefler doğrultusunda şekillendirme ve toplumun ideolojik ve pratik denetimini güçlendirme çabasının açık bir göstergesidir.

Nitekim, emperyalist Fransa devleti, sahte düşmanlar yaratarak AB ve kısmen NATO’yu yeniden konsolide etmeyi, denizaşırı işgal topraklarındaki egemenliğini güçlendirmeyi ve gençliği “ahlaki yeniden silahlandırma” adı altında orduya yönelterek yedek asker havuzunu büyütmeyi hedeflemektedir.

Çin ve özellikle Rusya’ya yönelik düşmanlaştırma söylemleri, emperyalist çıkarlar dışında hiçbir gerçeklik taşımamaktadır. Macron’un bu kışkırtma ile Avrupa Birliği fikrini yeniden öne çıkarması ve söylemini Avrupa’yı toparlayıcı bir güç olarak yeniden inşa etmeye çevirmesi de ABD’deki başkanlık seçiminin ardından gelen siyasi değişimlerden bağımsız düşünülemez.

Mayotte, Kanaky ve diğer denizaşırı bölgelerde uygulanan baskı ve askeri müdahaleler ise emperyalist devletlerin kendi çıkarları uğruna halkların özgürlüklerini nasıl hiçe saydığını açıkça göstermektedir. Halkların bağımsızlık ve kendi kaderlerini tayin hakkı, stratejik kaynaklar ve bölgesel nüfuz uğruna sistematik olarak gasp edilmektedir. Bununla birlikte gençlik, devletin hem iç güvenliğini sağlamak hem de denizaşırı işgal alanlarında sürdürdüğü baskıcı politikalarının devamlılığı için bir araç haline getirilmeye çalışmaktadır.

Öte yandan Fransa, savaş çığırtkanlığıyla muazzam askeri bütçeleri aklamaya çalışırken, işçilerin ve emekçilerin sosyal hakları, tatil günleri, yoksul ailelerin kira yardımları ve kamusal hizmetleri birer birer tırpanlanmaktadır. Bugün karşı karşıya olduğumuz düzen, gençliği orduya yedekleyen, halkların özgürlüklerini ayaklar altına alan, baskı ile sürdürülen bir emperyalist saldırı düzenidir. Bu düzene karşı mücadele ise tıpkı İsrail’e giden askeri ekipman taşıyan gemilerin çıkışını engelleyen Marsilya’daki liman işçileri gibi tüm emekçilerin omuzlarında yükselecektir. Özgürlük ve adalet işçi sınıfının kararlı direnişiyle kazanılacaktır.

 

[1] SGDSN (Fransa Ulusal Savunma ve Güvenlik Genel Sekreterliği), 2025 Ulusal Stratejisinin Güncellenmesi, 13 Temmuz 2025, s.1, https://www.sgdsn.gouv.fr/files/2025-08/20250713_NP_SGDSN_Actualisation_2025_RNS_FR.pdf

[2] Fransa Savunma Bakanlığı, 2025 Ulusal Strateji İncelemesi: Jeopolitik Bağlama Uyum Sağlamak, https://www.defense.gouv.fr/actualites/revue-nationale-strategique-2025-sadapter-au-contexte-geopolitique

[3] Ö. Çalışkan, Kızıl Bayrak, “Fransa’da yeni sosyal yıkım politikaları gündemde”, /ana-sayfa/kizil-bayrak-yazilari/dunya/fransada-yeni-sosyal-yikim-politikalari-gundemde

[4] SGDSN (Fransa Ulusal Savunma ve Güvenlik Genel Sekreterliği), 2025 Ulusal Stratejisinin Güncellenmesi, 13 Temmuz 2025, s.65, https://www.sgdsn.gouv.fr/files/2025-08/20250713_NP_SGDSN_Actualisation_2025_RNS_FR.pdf

[5] a.g.y., s. 22

[6] a.g.y., s. 24

[7] Sürekli Devrim, Sömürgeler, gençlik, ordu: Stratejik Rapor Fransız emperyalizminin önceliklerini ortaya koyuyor, https://www.revolutionpermanente.fr/Colonies-jeunesse-armee-la-Revue-strategique-devoile-les-priorites-de-l-imperialisme-francais

[8] SGDSN (Fransa Ulusal Savunma ve Güvenlik Genel Sekreterliği), 2025 Ulusal Stratejisinin Güncellenmesi, 13 Temmuz 2025, s.64, https://www.sgdsn.gouv.fr/files/2025-08/20250713_NP_SGDSN_Actualisation_2025_RNS_FR.pdf

[9] a.g.y., s. 87

[10] a.g.y., s. 18

[11] a.g.y., s. 40