Ağustos ayında iş cinayetleri nedeniyle 192 işçi aramızdan koparıldı. Bu ölüm çarkında sekiz ayda 1359 işçi hayatını kaybetti.
İş cinayetlerinin açıklanan resmi rakamlardan daha fazla olduğu ise su götürmez bir gerçektir. Kayıtlara geçmeyen cinayetler hesaba katıldığında, işçi öldüren kapitalizm ve AKP-MHP rejimi gerçeği daha açık hale geliyor.
Kapitalizm öldürüyor!
Bu düzende kapitalistler emekngücümüzü sömürmekle yetinmiyorlar. Sadece karşılığı ödenmemiş emek sayesinde sermayelerini büyütmüyorlar. İşçi kanından da besleniyorlar. İşçi sağlığı ve güvenliği için önlem almayı “gereksiz masraf” saydıkları için önlenebilir kazalarda yüzlerce işçi can veriyor.
Türkiye’de iş cinayetleri raporları aylık yayınlanıyor. Bu raporlara göre Türkiye’de her ay ortalama 180 işçi iş cinayetlerine kurban ediliyor. Her gün altı işçi kapitalizmin kanlı çarklarının kurbanı oluyor.
İşyerlerine girdiğinizde “önce iş güvenliği” yazısı sizi karşılar. İşyerlerinde iş güvenliği “uzmanları” da olabiliyor. Peki bu iş güvenliği uzmanları denetim yapar mı? Yapmaz! İşçi güvenliği ve sağlığı için gerekli olan araç ve gereçlerin yokluğunu not eder mi? Etmez! İş kazaları yaşandığında işçileri kabahatli olarak ilan ederler mi? Ederler…
İş cinayetleri sermaye cephesi tarafından “olağan” kabul edilir. İş kazaları, “kader”, “fıtrat” denerek geçiştirilir. İşçilerin bu yalana inanması istenir. İş cinayetlerinin üzeri örtülemezse kapitalistlerin düşük cezalar alması için devletliler tüm hünerlerini sergiler. İş cinayetinin kurbanı olan işçilerin aileleri, düşük tazminat vererek susturmaya çalışılır. Bu kan emeci düzende her koşulda sermaye korunur.
İşçi öldüren rejim
İşçilerin hayatı kapitalistlerin umurunda değil. Tersi olsaydı, cinayetleri önlemek için gerekeli önlemleri derhal alırlardı. Ama sorun kapitalistlerle bitmiyor; onların dayanağı ve suç ortağı AKP-MHP rejimi de işin içinde. Çünkü bu rejim “iş güvenliği yasası” ile birlikte ana firma tarafından karşılanması gereken iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini taşeron firmaların insafına bıraktı. Kuralsızlık, yeni yasayla birlikte “kural” haline getirildi. Bunu yapanlar saraylarında sefahat süren Tayyip Erdoğan-Devlet Bahçeli ikilisi ve onların müritleridir. Bunlar her icraatlarıyla sermayeye uşak işçiye düşman olduklarını teyit ediyorlar.
AKP iktidarı her daim burjuvazinin iş cinayetlerine ortak oldu. Bundan ötürü Türkiye, “Avrupa’da en fazla iş cinayetinin işlendiği ülke” konumuna yükseldi. Dahası, bu iktidar işçi katliamlarında Türkiye’ye “çağ atlattı.”
Kapitalistler işçi sağlığı ve iş güvenliği için ek masraflar yapmasın diye yasal düzenlemeler yapan da bu iktidardır. Sermaye devletinin gerek iş güvenliği konusunda gerekse iş cinayetleri karşındaki tutumu her daim kapitalist sınıf kimliği ile uyumlu oldu. Aslolan asalak kapitalistlerin sınıf çıkarlarıydı zira.
İş cinayetlerinin son bulması için...
Kapitalizm, işçi sınıfını yıkımlara sürüklemekte ve barbarca katletmektedir. İş cinayetleri bu barbarlığın en iğrenç göstergesidir.
Kapitalizmin işçiyi öldüren düzenine son vermek için işçi sınıfı ayağa kalkmalıdır. İşçi katliamlarının sorumlusu olan kapitalistlerden ve onların suç ortağı olan Saray rejiminden hesap sormalıdır. İşçilerin yaşam hakkını hiçe sayan kapitalistlere ve onların çıkarlarını koruyan iktidara karşı mücadele etmelidir.
İş cinayetlerini önlemenin en etkili yolu işçilerin birliği ve mücadelesidir. Zira işçiler birleşince yer yerinden oynar. Cinayet şebekesi kapitalizm için ölüm çanları çalmaya başlar.
H. Yağmur