UCM soykırımcıların hedefinde

Trump yönetiminin küstahça bir saldırıya hazırlanması, olası kimi gelişmelerden korktuğuna işaret ediyor. Aksi halde dünyanın en güçlü ve en vahşi en saldırgan emperyalist gücünün UCM’ye karşı taarruza geçmesi için bir neden olmazdı.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 25 Eylül 2025
  • saat-icon
  • 19:45

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze’de soykırım yapan Tel Aviv’deki çetenin başı Binyamin Netanyahu ile iki İsrailli bakan hakkında geçen şubat ayında yakalama kararı almıştı. Bu karar sadece İsrail’i değil, Gazze soykırımının sponsoru olan ABD emperyalizmini de çileden çıkarmıştı. Zira “modern” sömürgeciliğin bu en vahşi ve en barbar temsilcileri, Gazze’de yürüttükleri soykırım ve etnik temizlik savaşının eleştirilmesine tahammül edemiyor.

Netanyahu ve çetesi mahkeme kararını yok saydı. Soykırım suçunu işlemeye devam etti. Bu küstahlık, ABD başta olmak üzere emperyalist batı kampından aldığı sınırsız destekten kaynaklanıyor. Emperyalistler de mahkeme kararına uymadılar. Hatta daha da ileri giderek, aldığı karardan dolayı mahkemeyi hedef aldılar.

Bu konuda en pervasız tutumu alan, bekleneceği üzere yine faşist Trump yönetimi oldu. ABD, savaş suçlusu Netanyahu için yakalama emri çıkarılmasını talep eden başsavcısı Kerim Han ile mahkemenin bazı yetkililerine ve kimi yargıçlara “kişisel yaptırım” uygulamaya başlamıştı.

UCM kararına rağmen Gazze’de soykırımı sürdüren İsrail’in suç dosyası aradan geçen 7 ayda daha da kabardı. Gazze’de insanlığa karşı işlenen suçları belgeleyen hukukçular, soykırımcılar hakkında yeni davalar açmaya hazırlanırken, Trump yönetimi yine faşist dişlerini gösterdi.

Saldırıyı yeni boyuta taşıma hazırlığı yapıldığını, ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü duyurdu. Mahkeme hakkında “ABD ve İsrail personeli üzerinde sözde yargı yetkisini dayattığı” iddiasını ortaya atan sözcü, Trump yönetiminin UCM’ye karşı “ek adımlar” atacağını bildirdi.

Reuters haber ajansı ise, ABD’li yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin mahkemeyi fiilen çalışmaz duruma düşürmek için hazırlık yaptığını ve her an saldırıya geçebileceğini bildirdi. Trump yönetimi ağustos ayında, ABD ve İsrail vatandaşlarına karşı “yasadışı soruşturmalar yürütmekle” suçladığı Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) dört üst düzey yetkilisine yaptırım uygulamıştı.

UCM’ye saldırının bu boyuta taşınması ise, ABD’nin uluslararası hiçbir yasa, hukuk, kural, taahhüt ya da anlaşmayı tanımayacağının da ilanıdır. Bu ise Trump yönetiminin tam bir gangsterler şebekesi gibi hareket ettiğini ispatlıyor. “Maskesiz emperyalist” Trump, ikinci başkanlık döneminin ilk günlerinden itibaren, ABD’nin güç ve etkisini keyfince kullanacağını beyan etmişti.

Netanyahu gibi Trump da savaş suçlusu

Uluslararası Ceza Mahkemesi soykırımcıları, savaş suçlularını mahkûm ettiğinde, onları destekleyenleri ve onlarla suç ortaklığı yapanları da aynı kapsama alıyor. Bu ise ABD emperyalizmi ile Trump ve bazı bakanlarının da soykırım suçundan mahkûm edilebileceği anlamına geliyor. Zira binlerce delil İsrail’in soykırım yaptığını ispatlarken, ABD’nin suç ortaklığını bizzat Trump defalarca kez ilan etmiştir.

Hukukçuların topladığı deliller, Tel Aviv’deki çeteyi olduğu kadar Washington’daki sponsorlarını da mahkûm etmeye yeter de artar bile. Yanısıra Londra, Berlin, Paris, Roma gibi başkentlerdeki soykırımın suç ortakları hakkında da sayısız delil mevcuttur.

Bu kadar çok delilin olduğunu elbette suça ortak olanlar da biliyor. Ancak nasılsa kimse hesap soramaz diye soykırım suçunu işlemeye ya da ortak olmaya devam ediyorlar. Trump ve etrafındaki faşist gangster takımını rahatsız eden ise, soykırıma karşı eylemler yükselirken UCM’nin hukukçular tarafından toplanan delilleri göz ardı edemeyeceğini fark etmesidir. Zira İsrail’i ve Tel Aviv’deki soykırımcı Netanyahu çetesini mahkûm edecek her karar, Trump ve Washington’daki çetesini de doğrudan bağlayacaktır.

UCM kararlarının pratikte uygulanması bugünkü dünya koşullarında elbette mümkün değil. Ancak soykırım suçundan mahkûm olanlar, tarihte kendilerini Hitler ve Nazilerle yan yana bulacaktır. Hegemonya savaşının seyrine ve toplumsal mücadelelerin gelişimine bağlı olarak ise Netanyahu ve Trump gibi baş cellatlardan hesap sorulması da gündeme gelebilir. Trump yönetiminin bu kadar küstahça bir saldırıya hazırlanması, olası kimi gelişmelerden korktuğuna işaret ediyor. Aksi halde dünyanın en güçlü ve en vahşi en saldırgan emperyalist gücünün UCM’ye karşı taarruza geçmesi için bir neden olmazdı.