Nobel’in kirli “barışı”

Nobel Barış Ödülü bugün artık barışın değil, savaş hazırlıklarının bir simgesidir. Emperyalizmin “insan hakları” maskesiyle sahneye sürdüğü bir seremoni, bir tür vitrindir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 14 Ekim 2025
  • saat-icon
  • 08:00

Nobel Barış Komitesi’nin ve her yıl “insanlığın ortak vicdanı” adına verildiği söylenen Nobel Barış Ödülü’nün kime hizmet ettiği bir kez daha görüldü. 2025’te bu ödülün, Venezuela’da ABD destekli darbe girişimlerinin baş aktörlerinden biri olan Maria Corina Machado’ya verilmesi, Oslo’daki Nobel Komitesi’nin “barış” kavramını nasıl çarpıttığını açık biçimde gözler önüne serdi.

Nobel Barış Ödülü, uzun zamandır bir “vicdan göstergesi” değil, emperyalizmin ideolojik bir enstrümanı olarak işlev görüyor. Tarihine bakıldığında, ödülün savaşların mimarlarına, işgalcileri aklayanlara, uluslararası sermayenin çıkarlarını koruyan kurumlara verildiğini gösteren sayısız örnek görülür. “Barış” adı altında yürütülen bu gösteri, dünya halklarının acılarını hafifletmekten çok, onları ezen düzeni meşrulaştırma amacını taşımaktadır.

Bu yılki seçim, bu çarpıklığın en güncel örneğidir. Machado, kendi ülkesinde ABD müdahalesini alenen savunan, Washington’un Venezuela’ya yönelik yaptırımlarını destekleyen bir figürdür. Yıllardır Venezuela’nın doğal kaynaklarını ABD emperyalizminin emrine amade etmek için “dış müdahale” çağrıları yapan bu kişi, “demokrasi” ve “özgürlük” söylemlerini emperyalist projelerin hizmetine sunmuştur. Ne ironidir ki, böylesi bir isim bugün “barış elçisi” diye takdim edilmektedir.

Üstelik bu tercih, tesadüfen verilmiş bir karar değil, açık bir siyasi senaryonun parçasıdır. Daha ödül açıklanmadan önce ABD Başkanı Donald Trump, Machado’ya sahip çıkan açıklamalar yapmış ve onu “özgürlük savaşçısı” olarak nitelendirmişti. Sonrasında ise (kedi ulaşamadığı ciğere murdar dermiş misali) Machado’nun kendisini aradığını, ödülünü ona vermek istediğini ima ettiğini ve bunu reddettiğini iddia etmişti.

Ödül açıklandığında “vefalı” Machado, ödülünü Trump’a adamayı da ihmal etmedi. Böylece bir “barış ödülü”, doğrudan bir savaş ağasına, soykırım destekçisine, işgal ve yaptırımların mimarına ithaf edilmiş oldu.

Bu tablo, Nobel Komitesi’nin ne kadar “bağımsız” olduğunu sorgulamanın dahi ne denli gereksiz olduğunu ortaya koyuyor. Trump’ın çevresinde oluşan hayal kırıklığı ise, ödülün kime verildiğinden çok, kimin emperyalist kampanyaya daha fazla hizmet ettiğiyle ilgilidir. Çünkü mesele artık barış değil, emperyalist çıkarların kimin üzerinden meşrulaştırılacağıdır. Machado’nun ödüllendirilmesi, Washington’un Latin Amerika’daki yeni saldırı konseptinin bir parçasıdır. Halkların sömürgecilere karşı direnişi “otoriterlik”, emperyalist saldırganlık ise “özgürlük” olarak sunulmaktadır.

Komite’nin tercihi, tıpkı geçmişte Theodore Roosevelt (1906), Woodrow Wilson (1919), George C. Marshall (1953), Henry Kissinger (1973) ya da Avrupa Birliği’ne verilen ödüllerde olduğu gibi, “barış” kavramının elleri dünya halklarının kanına bulanmış egemenlerin tanımına sıkıştırıldığını gösteriyor. 

Latin Amerika’da, Ortadoğu’da ya da Afrika’da milyonların yaşamını mahveden yaptırımlara, askeri saldırılara, sömürgeci ekonomi politikalarına ortak olanlara madalya takmak, artık Nobel geleneğinin bir parçasıdır.

Oysa dünyanın dört bir yanında, gerçek barış için mücadele eden; açlığa, yoksulluğa ve baskıya rağmen ezilen halkların yanında duran, onların haklı direnişinin simgesi haline gelen insanlar var. Gazze’de bombaların altında çocukları kurtarmaya çalışan sağlık emekçileri, Venezuela’da emperyalist ablukaya direnen işçiler, Filistinli gazeteciler vb… 

Onlar değil, Washington’un Latin Amerika’daki sömürgeci çıkarlarına kapı aralayan bir işbirlikçi ödüllendiriliyor. Bu tablo, “ulusların kardeşleşmesine hizmet etmek” gibi bir iddia taşıyan Nobel ödülünden geriye hiçbir izin kalmadığını gösteriyor.

Nobel Barış Ödülü bugün artık barışın değil, savaş hazırlıklarının bir simgesidir. Emperyalizmin “insan hakları” maskesiyle sahneye sürdüğü bir seremoni, bir tür vitrindir. 

Ve her yeni ödül, bu vitrindeki çürümeyi biraz daha görünür kılıyor. Machado’nun aldığı ödül, Washington’un Venezuela’yı hedef alan saldırganlığına verilen bir onaydır. 

Bugün bu ödül, insanlığın değil, sermayenin “vicdanını” temsil etmektedir. Dolayısıyla gerçek barış Nobel salonlarında değil, sokaklarda, direniş mevzilerinde, işçi-emekçilerin ve ezilen halkların enternasyonal mücadelesinde yeşermeye devam edecektir.