Siyonist İsrail, ABD ve Batılı emperyalistlerin açık desteğiyle iki yıla yakın süredir Gazze’de sistematik bir soykırım uyguluyor. Bu süreçte milyonlarca kişi abluka, bombardıman, açlık, susuzluk, ilaçsızlık ve hastalık gibi ölümcül koşullara mahkûm edildi. On binlercesi çocuk 70 bine yakın kişi katledildi. Uluslararası emperyalist kurumlar bu suçlar karşısında sessizliğe gömülürken, kapitalist devletler işgale ve katliamlara ortaklık etti. Emperyalist-kapitalist dünya düzeni, Filistin halkının yaşadığı soykırımı görmezden gelip çıkarları doğrultusunda İsrail’e destek vermeye devam ederken, dünya halkları ve emekçi sınıflar, ilerici ve devrimci güçler Siyonist barbarlık karşısında sessiz kalmadı.
Küresel Sumud Filosu (GSF), bu sessizliğe ve suç ortaklığına karşı halkların ortak vicdanını ve direnişini temsil eden önemli bir demokratik girişim olarak ortaya çıktı. Siyonist ablukayı kırmak ve Gazze’ye insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan filo, emperyalizmin ve işgal rejimlerinin insani değerleri ayaklar altına alan barbarlığına doğrudan bir yanıttır aynı zamanda. 44 ülkeden 50’den fazla gemiden oluşan filo, aralarında Greta Thunberg ve Mariana Mortágua’nın da bulunduğu, denizciler, doktorlar, sanatçılar ve aktivistlerden oluşan gönüllü bir ekip tarafından yönetiliyor. Bu girişim, Filistin halkının özgürlük mücadelesinin uluslararası alanda yankılanmasıdır.
GSF’ye destek yalnızca demokratik kitle örgütleriyle sınırlı kalmadı. 100’ü aşkın uluslararası parlamenter, gemilerin korunması ve Gazze’ye insani yardım ulaştırılması için güvenli bir deniz koridoru oluşturulmasını talep eden ortak bir mektup imzaladı. Liman işçileri ve sendikalar ise çok daha net bir tutum aldı. Farklı limanlarda çalışan işçiler, filo engellenirse çalışmayı durduracaklarını ve İsrail’e silah taşınmasını engelleyeceklerini açıkladılar. Cenova ve Atina’daki işçiler, silah taşımayı reddederek sınıf dayanışmasının en somut örneklerinden birini sergilediler. Masum insanların kanıyla ellerini kirletmeyeceklerini vurguladılar.
Kimi ülkeler GSF’ye destek verirken, İspanya gibi devletler İsrail’e silah ambargosu uygulamaya başladı. Bu adımlar halen sınırlı olsa da halkın baskısının ve yükselen uluslararası tepkilerin sonucu atıldı. El Mezan ve Lemkin Soykırım Önleme Enstitüsü gibi kuruluşlar da filoya destek verdi. Ancak tüm bu desteklere rağmen, Sumud Filosu Tel Aviv’deki soykırımcı çetenin saldırısıyla karşı karşıya kaldı. 9 Eylül 2025’te Portekiz’e ait “Family Boat”, Tunus limanında bir insansız hava aracıyla vuruldu. Ertesi gün ise “Alma” gemisi de benzer bir saldırıya uğradı. Bu saldırılar, emperyalist/Siyonist güçlerin insani yardımı bile tehdit olarak algıladıklarını gösterdi.
***
Filonun yola çıkışı, dünya genelinde büyük bir yankı uyandırdı. Dünyanın dört bir yanında dayanışma için kitlesel eylemler örgütlendi. İstanbul’dan Barselona’ya, Cenevre’den Bürüksel’e, Napoli’den Buenos Aires’e, Atina’dan Amsterdam’a, Paris’ten Oslo’ya ve Kuala Lumpur’a kadar birçok şehirde on binlerce kişi sokaklara çıktı. Endonezya ve Malezya gibi ülkelerde de insani yardım filolarının yola çıkarılması gündeme geldi. Eylemlerde Gazze’deki ablukanın sona erdirilmesi, Sumud Filosu’na yönelik saldırıların durdurulması ve insani yardımın engellenmemesi talep edildi.
Sumud Filosu’nun yola çıkışı sadece bir insani yardım girişimi değil, dünya çapında işçi sınıfı, emekçiler ve ezilen halklardan gelen bir sınıf tepkisidir aynı zamanda. Bu filo, işgale ve emperyalist/Siyonist düzenin savaş politikalarına karşı halkların, işçilerin, emekçilerin ortak iradesini ve mücadele kararlılığını simgeliyor. Çünkü dünya halkları, Gazze’de yaşananların sadece bölgesel bir trajedi değil, küresel kapitalist sistemin insanlık dışı icraatlarının bir parçası olduğunu biliyor.
Gazze’de uyguladıkları vahşet, emperyalist/Siyonist güçlerin savaş suçlusu olduğunu kanıtladığı gibi, sermaye düzeninin her yönüyle çürüğünü de gösteriyor. Bugün Gazze halkına uygulanan abluka ve soykırım, tüm ezilen halklara ve emekçilere uygulanan baskının, zorbalığın, yağma ve soygunun en uç noktalara vardırılmış halidir. Dolayısıyla Filistin halkının mücadelesi, dünya halklarının emperyalist savaş ve saldırganlığa, kölelik ve işgale karşı mücadelesini de simgelemektedir.
Sumud Filosu, bu bilincin sembolik bir ifadesidir. Taşıdığı yük ise, sadece insani yardım değil. Bu filo, insanlığın vicdanını, direnişini, dayanışmasını ve emperyalist/Siyonist barbarlığa boyun eğmeme kararlılığını da taşıyor. Sumud Filosu, bunun anlamlı bir örneği olmuş, Filistin davasını dünya gündemine etkili bir şekilde taşımayı başarmış ve emperyalist/Siyonist vahşete verilen anlamlı bir yanıt olmuştur.