Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), 2026 Yılı Eğitim Bütçesi Değerlendirme Raporu’nu kamuoyuyla paylaştı.
İstanbul Beyoğlu’nda bulunan TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında sunulan rapor Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak tarafından paylaşıldı. Irmak, bütçenin görüşüleceği 21-22 Kasım tarihlerinde Milli Eğitim Bakanlığı önünde olacaklarını da ilan etti. Eğitim Sen, 2026 Eğitim Bütçesini “tasfiye programı” olarak nitelendirerek taleplerini şöyle sıraladı:
“Eğitim ve bilim emekçilerinin ücretleri yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.
Vergi dilimleri adil biçimde düzenlenmeli; yıl içinde yaşanan maaş kayıpları durdurulmalıdır.
Ek dersler ve tüm ek ödemeler artırılarak temel ücrete dahil edilmeli ve emekli aylıklarına mutlaka yansıtılmalıdır.
Emeklilikte insanca yaşamı sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.
Aile yardımı, çocuk yardımı ve diğer sosyal yardımlar günün koşullarına uygun seviyelere yükseltilmelidir.
Eğitime hazırlık ödeneği tüm eğitim ve bilim emekçilerine, en az bir maaş tutarında, dönem başlarında olmak üzere yılda iki kez ödenmelidir.
Tüm eğitim ve bilim emekçilerine insan onuruna yakışır ücret ve sağlıklı, güvenli çalışma koşulları sağlanmalıdır.
Tüm eğitim ve yükseköğretim emekçileri kadrolu ve güvenceli istihdam edilmelidir.
Geçici istihdam, sözleşmeli çalışma ve statü ayrımcılığına son verilmelidir.
Öğretmen ve yardımcı hizmetli açıkları kadrolu istihdamla kapatılmalı; ataması yapılmayan tüm öğretmenler kadrolu olarak atanmalıdır.
Okullara acilen en az 120 bin yardımcı hizmetli istihdam edilmelidir.
* Laik, bilimsel, kamusal, cinsiyet eşitlikçi ve anadilinde eğitim anayasal güvence altına alınmalıdır.
Dini vakıf ve tarikatlarla yapılan tüm protokoller iptal edilmelidir.
Özel okullara teşvik ve kaynak aktarımına son verilmeli; kamu kaynakları devlet okullarının güçlendirilmesi için kullanılmalıdır.
MEB bütçesinin milli gelire oranı en az iki kat artırılarak OECD ortalamasına çıkarılmalıdır.
Eğitim yatırımlarına ayrılan pay başlangıç olarak en az iki kat artırılmalıdır.
Her eğitim kurumuna ihtiyacı kadar ödenek ayrılmasını güvence altına alan kamusal bir bütçe sistemi oluşturulmalıdır.
Kamu çalışanları için ücretsiz ve erişilebilir okul öncesi kurumlar, kreşler ve bakımevleri açılmalıdır.
Eğitimin tüm kademelerinde öğrencilere en az bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek ve temiz su sağlanmalıdır.
Yükseköğretim öğrencilerinin barınma hakkı güvence altına alınmalı; devlet yurtlarının kapasitesi artırılmalı ve nitelikli, güvenli barınma olanaklarına erişim devlet tarafından desteklenmelidir.
Beslenme hakkı için kamusal destek mekanizmaları güçlendirilmeli; yemekhane hizmetleri desteklenmelidir.
Üniversite öğrencilerinin ulaşım hakkı için kamusal destek sağlanmalı; üniversiteye erişim ekonomik bir engel olmaktan çıkarılmalıdır.
Burslar artırılmalı, destek programları güçlendirilerek öğrencilerin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri güvence altına alınmalıdır.
Deprem bölgesindeki öğrenciler için özel bütçeli, kapsamlı ve kalıcı bir eğitim programı geliştirilerek uygulanmalıdır.
MESEM uygulamaları derhal sona erdirilmeli; çocuk emeğini ucuz işgücüne dönüştüren bu model yerine, öğrencilerin tümüyle okul ortamında, güvenli ve pedagojik ilkelere uygun biçimde eğitim alabildiği, mesleki gelişim süreçlerinin kamusal sorumluluk altında yürütüldüğü gerçek mesleki eğitim programları hayata geçirilmelidir.
Kariyer basamaklarına bağlı olarak uygulanan ekonomik iyileştirmeler tüm eğitim ve bilim emekçilerine eşit biçimde yansıtılmalıdır.
‘Eşit işe eşit ücret’ ilkesini zedeleyen tüm uygulamalara derhal son verilmelidir.
Yükseköğretim bütçesi acilen en az iki kat artırılmalı ve tüm üniversitelere ihtiyacı kadar ödenek sağlanmalıdır.
Üniversiteler kurumsal özerkliği zedelenmeden mali açıdan kamu denetimine açık olmalıdır.
Yükseköğretim, kamusal bir hak olarak ücretsiz ve eşit erişilebilir olmalı; öğrencilerin harç, barınma, beslenme ve ulaşım ihtiyaçları devlet tarafından desteklenmelidir.
Akademik personellerde eşit işe eşit ücret uygulanmalıdır.
Ek göstergelere dayalı hiyerarşik ücretlendirmeden vazgeçilmelidir.
50/d, 33/a, 35 ve ÖYP gibi statülerden kaynaklanan ayrımcılıklar kaldırılmalı; tüm araştırma görevlileri iş güvencesine kavuşturulmalıdır.
Doktorasını tamamlayan araştırma görevlileri ek koşul aranmaksızın doktor öğretim üyesi kadrosuna atanmalı ve bu kadrolar iş güvencesi sağlayacak biçimde yeniden düzenlenmelidir.
“Yükseköğretim Tazminatı” akademik, idari ve teknik tüm personele ödenmelidir.
“Geliştirme Ödeneği ve Yükseköğretim Tazminatı” tüm üniversite idari ve teknik personeline verilmeli ve maaşları günün koşullarına göre arttırılmalıdır.
Lojman, servis, yemekhane ve sosyal tesislere erişimde tüm personel için eşitlik sağlanmalıdır.
Yükseköğretim çalışanlarına üniversitelerin kurumsal özerkliğine zarar vermeyecek şekilde tayin hakkı verilmelidir.
Yükseköğretimdeki ek ücret ve ödemeler tüm personel arasında adil biçimde dağıtılmalıdır.”