Lozan polisinde ırkçı oluşum

Pek çok ülkede artmakta olan bu tehlikeye karşı, ilerici-devrimci güçlerin demokratik haklarını birlikte mücadele ederek savunması ve işçi sınıfı ile emekçileri bu mücadeleye kazanmak için çaba sarf etmesi büyük bir önem taşımaktadır.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 08 Eylül 2025
  • saat-icon
  • 16:30

Son 10 sene içerisinde İsviçre’nin Fransız bölgesinde bulunan Vaud kantonunda, özellikle Lozan kentinde 8 kişi polisler tarafından öldürüldü. Bu kişilerin 7’sinin siyahi olması, polis aygıtındaki ırkçı oluşumun habercisiydi. Son haftalarda polis müdahaleleri soncu(ikisi reşit yaşta olmayan 14 ve 17 yaşlarında) 3 kişinin ölmesi, Lozan’da büyük bir öfkeye yol açtı. Bu olayların hemen ardından polis içerisindeki Nazi yanlısı oluşumların açıklanması, göçmenlerin peş peşe öldürülmesinin tesadüf olmadığını kanıtlamaktadır.

Olaylar üzerine açıklama yapan Lozan Emniyet Müdürü Olivier Botton ile Lozan Belediye Meclisi’nin Güvenlik sorumlusu ve radikal sağı Liberal Parti (PLR) üyesi Pierre-Antoine Hildbrand, Nazilerin polis içinde örgütlendiğini itiraf ettiler. İtiraflar hem İsviçre hem dünya medyasında haber oldu. Vaud savcılığı tarafından Emniyet müdürüne 2520 sayfadan oluşan, konuşmalar ve fotoğraflar içeren bir dosya iletildi. Dosyada, Lozan polis teşkilatı içerisinde Nazizmi öven ve ırkçı şakalar paylaşılan WhatsApp yazışmaların bulunduğu beyan edildi.

Savcılığın yayınladığı rapora göre, 2 ayrı yazışma grubunda 54 kişi bulunuyor. Nazi eğilimli polislerin bir kısmının işi bıraktığı ancak, gruplarda halen görevde olan polislerin de yer aldığı aktarıldı. Rapora göre, Lozan polisinin istihdam ettiği 501 polisten %10’u Nazi gruplarda yer almış. Duyuru esnasında, dosyanın halen incelenmekte olduğu ve olaylara karışan polislerin sadece %10’dan ibaret olmayabileceği vurgulandı. Açıklamada, bir grupta yer alan 4 polisin açığa alındığı ikisinin ise istifa ettiği ifade edildi. 

2 WhatsApp grubu içerisinde yer alan 50’den fazla polis Nazizm’i öven, özellikle Hitler'in fotoğrafları, gamalı haçlar, SS işaretleri, Ku Klux Klan kıyafetlerini gösteren resimler paylaşmış. Türkiye sahilinde ölü bulunan 3 yaşındaki Alan bebek dahil, birçok konuda ırkçı şakalar paylaşmışlar. Yanısıra cinsiyetçi, homofobik, islamofobik, antisemittik, LGBTQIA+ topluluğuna ve engelli kişilere yönelik mesajlar da paylaşılmış. 

Buzdağının görünen kısmı

Meclis Güvenlik sorumlusu Hilbrand tarafından yapılan açıklamada, Nazi grupların 2023’ten beri bilindiği, ancak ırkçı paylaşımlar yapan polisler hakkında soruşturma açılmadığı da itiraf edilidi. Bu ise, kamuoyuna gösterilen fotoğrafın aslında buzdağının görünen kısmından ibaret olduğuna işaret ediyor. Belediye Meclisi, basına yansıyan fotoğraflar için iç soruşturma başlatılacağını duyurmasına rağmen, Lozan Belediyesi bu soruşturmanın hiçbir zaman açılmadığını teyit etti. Bunun nedeni ise, soruşturmayı yürütmesi gereken memurun da Nazi gruplarından birine üye olması ve soruşturmayı kapatmasıydı. 

Olayları haberleştiren “24 heures” (24 Saat) gazetesi, denetim organı olan Lozan Belediye Meclisi Yönetim Komisyonu'nun 2019 yılından beri ırkçı paylaşımlardan haberdar olduğunu, ancak hiçbir işlem yapmadığını ortaya çıkardı. Polisin paylaştığı ırkçı içerikli fotoğrafın ortaya çıkmasından 6 sene sonra olay patlak verdi. Bu vahim olay, çoğunluğu solculardan oluşan Lozan Belediye Meclisi’nde yaşanmıştır. Bu örnekler, reformist solun da sağcı partiler gibi çirkefe battığını gözler önüne seriyor. 

Dosyanın kapanması

Hafta başında, tüm dosyanın incelenmesi ve yapılan duyuru sonrası 4 polisin daha açığa alınmasıyla, toplam 8 polisin açığa alındığı, “acil açığa alma” tedbirlerinin ise sona ereceği açıklandı. Savcılık tarafından sunulan belgelerin ilk analizi sonrası, yeni deliller ortaya çıkmaması durumunda soruşturmanın tamamlanmış sayılacağı ifade edildi. 

“Polisin mevcut yapısı ve işleyişinin bu tür sapmaları tespit edip önleyemediğini kabul etmek” gerektiğini söyleyen belediye yöneticileri acizliklerini açığa vurup, dosyayı kapatmaya karar verdi. 

Onlarca polisin daha bu olayla alakası olabileceği, hatta olayın düşündüklerinden daha da vahim olabileceğini açıklamalarına rağmen belediye yöneticilerinin olayı kapatmaya çalışması hem kendi rezilliklerini hem İsviçre sermaye devletinde çarkların nasıl döndüğünü gözler önüne sermiştir.  

Olayı kapatan belediye yönetimi, yakın gelecekte bu tür olayların yaşanmaması için polis içerisinde bir reform süreci başlatacaklarını söylüyor. Bir düzen ve sistem sorunu olan tüm bu olayların suç ortağı olan belediye yönetiminin “reform” vaatleri halkla alay etme ve aldatmaktan başka bir şey değildir. 

Solun skandallara yaklaşımı

Lozan’daki sol güçler, olayların ardından yaptıkları açıklamalarda, genel ifadelerle devlet kurumlarının korunması kaygısını taşıdıklarını gösterdiler. Sosyal-demokratlar, geçmişte olduğu gibi bugün de burjuvazinin uşaklığını tereddütsüzce sergilemeye devam edeceklerini kanıtladılar. 

Lozan Sosyalist Partisi (PS) ise devleti halkın polise olan güvenini yeniden tesis etmek için önlemler almaya çağırdı. Yeşiller Partisi, polis kurumunda reformların başlanması için bu olayın olmasını beklemenin üzücü olduğunu belirtiyor, tüm polis teşkilatı ve özel mesajlaşma sistemleri hakkında soruşturma talep ediyor. Komünist parti olarak anılan İşçi ve Halkçı Parti (POP), skandal bir tutumla, polise daha fazla kaynak aktarılmasını talep ediyor. Birçok sol grup ve partiyi içinde barındıran Solda Birlikte (EàG) koalisyonu, kamu güvenliği konusunda radikal bir dönüşüm çağrısında bulunup, kamu güvenliğini daha insancıl, halkın sesine kulak veren ve ayrımcılığa daha az açık hale getiren yasaların çıkarılmasını ve arabuluculuk veya sosyal hizmet uzmanlarından oluşan ekiplerden yararlanılmasını sağlayacak mekanizmaların oluşturulmasını talep ediyor. Henüz yeni kurulan Komünist Devrimci Parti (PCR) ise polis teşkilatının kaldırılmasını ve bunun için sistem eleştirisi yaparak, kapitalist sistemi tamamen yıkmak gerektiğini savunan tek parti oldu. 

***

Diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, “en demokratik” ve “tarafsız” diye bilinen İsviçre gibi bir ülkede de aşırı sağcı ve ırkçı oluşumların devlet aygıtları içerisinde güç kazandığını görüyoruz. Pek çok ülkede artmakta olan bu tehlikeye karşı, ilerici-devrimci güçlerin demokratik haklarını birlikte mücadele ederek savunması ve işçi sınıfı ile emekçileri bu mücadeleye kazanmak için çaba sarf etmesi büyük bir önem taşımaktadır. 

Kızıl Bayrak / Lozan