Bu düzen yıkılmadan kadınlar özgürleşemez!

Ceyda Yüksel’in öldürülmesi, bir bireyin suçu değil; çürümüş ve kokuşmuş kapitalist devletin işlediği sistematik bir cinayettir. Katilin aldığı haksız tahrik indirimi, yalnızca bir hukuki karar değil; bu düzenin kadın düşmanlığının resmi onayıdır.

  • Mücadele postası
  • |
  • Kadın
  • |
  • 23 Ağustos 2025
  • saat-icon
  • 21:00
ikon

21 yaşındaki Ceyda Yüksel, bundan 5 yıl önce İzmir’in Bornova ilçesinde, tanıştığı Serkan Dindar tarafından evinde vahşice öldürüldü. Genç kadının bedeni cam kesikleriyle doluydu; sağ kolu kopma derecesinde kesilmişti. Olayın ardından gözaltına alınan Dindar, alkollü olduğunu ve yaşananları hatırlamadığını iddia etti. Ancak mahkeme, “kasten öldürme” suçundan müebbet hapis cezası verdi… Ardından “haksız tahrik” indirimi uygulayarak cezayı 18 yıla düşürdü. Mahkeme gerekçesinde, Dindar’ın cinsel yakınlaşma talebinin reddedilmesini “elem ve öfke” sebebi sayarak indirim uyguladı. İstinaf mahkemesi ve ardından Yargıtay, yerel mahkemenin kararını onadı.

Ceyda Yüksel’in öldürülmesi, bir bireyin suçu değil; çürümüş ve kokuşmuş kapitalist devletin işlediği sistematik bir cinayettir. Katilin aldığı haksız tahrik indirimi, yalnızca bir hukuki karar değil; bu düzenin kadın düşmanlığının resmi onayıdır. Bu indirim, “kadınlar itaat etmezse öldürülebilir” mesajını açıkça vermektedir.

Bu bir hukuk skandalı değil, bir sınıf savaşıdır. Kadınlar bu savaşta hem cinsiyetlerinden hem sınıflarından dolayı hedef alınır. Devlet, erkek şiddetini cezalandırmaz; onu korur, teşvik eder, ideolojik olarak besler. Kadınlar öldürülürken kolluk kuvvetleri susar, mahkemeler indirime gider, medya “aşk cinayeti” der. Bu bir tesadüf değil; bu, düzenin işleyiş biçimidir.

Kadını eve hapseden aile yapısı, itaat etmeyi öğreten dinci ideoloji ve şiddeti normalleştiren medya, şiddetin üçlü saç ayağıdır ve bu cinayetlerin altyapısını kurar.

Diğer yandan kadının özgürleşmesi ve mücadele saflarına katılması, sermaye için tehdittir, çünkü; mücadele eden kadın, ucuz iş gücü olmayı reddeder. Mücadele eden kadın, "kutsal aile"nin dayatmalarını kabul etmez ve mücadele eden kadın, bu düzeni sorgular. Bu yüzden susturulmak istenir.

Bu düzenin içinde "adalet" egemenlerin adaletidir. Bu düzen yıkılmadan kadınlar özgürleşemez.

Ceyda’nın ölümü, bu düzenin kadınlara sunduğu “yaşam hakkı”nın ne kadar koşullu olduğunu gösteriyor. Bu koşulları kabul etmiyoruz. Bu düzeni reddediyoruz. Kadınlar için adalet, bu düzenin mahkemelerinde değil; sokakta, örgütlü mücadelede, devrimde kurulacaktır.

İzmir’den bir kadın işçi