Soykırımcılara hizmet ve Erdoğan’ın timsah gözyaşları

Netanyahu-Erdoğan-Colani üçlüsü aynı safta duruyor: Halklara köleliğin dayatıldığı, her tür direniş damarının kurutulduğu “Yeni Ortadoğu”nun inşası için çalışıyorlar.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 02 Ağustos 2025
  • saat-icon
  • 22:00

İsrail’in Gazze’de devam eden soykırımından dolayı en çok kıvranan kişinin AKP şefi Tayyip Erdoğan olduğunu söylemek abartı olmayacaktır. Zira hem İsrail’in işlediği suçları kınamak hem soykırımcı Netanyahu rejimine hizmet etmek, malzeme taşımak kolay tolere edilebilecek bir durum değil. Bu, her zaman riyakarlığın doruklarında dolaşan dinci-Amerikancıların bile üstünü örtmekte zorlanacakları bir sahtekarlık. 

“Yeni Ortadoğu” planına hizmet ederken…

İsrail’in 7 Ekim 2023’te başlattığı soykırım ikinci yılını tamamlamak üzereyken AKP-MHP rejiminin “keskin” laflar etmek dışında yaptığı bir şey olmadı. Hal böyleyken yeni bir riyakarlık seremonisine girişen Erdoğan şu türden laflar etti: "Gazze'de son asrın en vahşi soykırımı yaşanmaktadır. Sadece çocuklar, bebekler değil, insanlık adına ne varsa bir avuç caninin elinde yok edilmektedir…” 

AKP şefinin bu türden pek çok açıklamasına rastlamak mümkündür. Burada İsrail için söylenenler elbette doğrudur. Sorun ise, bu doğruyu dile getiren kişinin başında bulunduğu rejimin İsrail’e birçok alanda çalışmaya devam ediyor olmasıdır. Üstelik mesele sadece Gazze’de soykırım yapan savaş aygıtına malzeme taşımaktan, Netanyahu rejiminin ihtiyaç duyduğu petrolün %40’ını Bakü-Ceyhan hattı üzerinden İsrail’e taşımaktan ibaret de değil. Bundan da beteri, emperyalist/siyonist güçlerin “Yeni Ortadoğu” oluşturma planına hizmet etmek için emre amade olmasıdır.   

Erdoğan, yukarıdaki sözleri, Beşiktaş TÜPRAŞ Stadyumu'nda düzenlenen Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Yaz Okulları Finali Programı'nda sarf etti. Çocukları ve gençleri dinci-mezhepçi ideoloji ile zehirlemek için kurulan TÜGVA’nın yöneticilerinden biri AKP şefinin oğlu Bilal Erdoğan’dır. Bu zatın “gemicikleri” ise Ceyhan’dan İsrail’e petrol taşıyan filoda yer alıyor. 

Bu arada etnik, dinsel, mezhepsel ayrımları körüklemek ve halkları birbirine kırdırmak ABD-İsrail patentli “Yeni Ortadoğu” planının (Gazze’deki soykırım gibi) temel ayaklarından birini oluşturuyor. TÜGVA ve onun gibi gericilik yuvası kurumlar bu kirli işin Türkiye’deki temel araçlarından biridir. Neresinden bakılırsa bakılsın, tiksinti verici bir riyakarlık sarmalıdır söz konusu olan.

“Suriye’de olduğu gibi Gazze’de zulüm sona erecek”

Gazze’de zulmün biteceğini söylerken, Suriye’yi örnek vermesi, Erdoğan’ın tam bir aymazlık içinde olduğuna işaret ediyor. Zira Suriye’de Filistin direnişine destek veren Baas yönetiminin yıkılmasından en çok memnun olan kişi, Tel Aviv’deki soykırımcı çetenin başı Binyamin Netanyahu’dur. Bunu hem Netanyahu hem diğer soykırımcı çete başları birçok kez dile getirdiler. 

HTŞ’nin 8 Aralık 2024’te işbaşına getirilmesinden sonraki gelişmeler, Netanyahu’nun neden memnun olduğunu açıkça ortaya koyuyor: Suriye’nin hava sahası, adeta İsrail’in oyun alanına çevrildi. Suriye ordusunun elindeki tüm ağır silahlar ve askeri donanımlar sistematik biçimde imha edildi. Netanyahu rejimi, herhangi bir engelle karşılaşmaksızın Suriye topraklarına yaklaşık 700 hava saldırısı düzenledi. Golan Tepeleri’nin tamamını işgal etti, Şam’a yalnızca 16 kilometre mesafede mevziler kurdu. İsrail, Suriye’nin güneyinde, Gazze’nin tamamından daha geniş bir alanı kontrol altına aldı… Liste uzayıp gidiyor.

“Özgürleşen Suriye” ve onun hamisi Saray rejimi, İsrail’in tüm bunları daha fazlasını yapmasını sineye çekti. Ankara’dan “akıl” alan HTŞ rejimi ve onun şefi Colani, halen İsrail’e yaltaklanıyor. Erdoğan’ın dinci-faşist rejimi ise, tüm bunların ardından HTŞ ile İsrail arasındaki fiili işbirliğinin resmileşmesi için yoğun çaba harcıyor. 

Saray rejimi, Suriye’de Filistin direnişine destek veren yönetimin yıkılması, İsrail’e yaltaklanan cihatçı terör rejiminin işbaşına getirilmesi için tüm imkanlarını seferber etmişti. İşbaşına getirilen IŞİD ve El Kaide artıklarının Alevi soykırımı, Şii etnik temizliği, Dürzi katliamı yapmaları ise Erdoğan’ın “özgürlük” anlayışının ne anlama geldiğini gözler önüne seriyor. Erdoğan’ın temsil ettiği ucube zihniyete göre bunlar “özgürleşmiş Suriye” yönetiminin “başarı” hanesine yazılan icraatlardır. Sahi “özgürleşen Suriye” bu ise, “özgürleşecek Gazze” derken Erdoğan neyi kastetmiş olabilir?  

Erdoğan-Colani-Netanyahu üçlüsü aynı safta… 

Erdoğan, Colani’nin liderliğindeki HTŞ rejimine yalnızca tam destek vermekle kalmıyor; aynı zamanda hem ABD hem de İsrail nezdinde meşruiyet kazanması için özel çaba harcıyor. Trump’ın Colani ile poz vermesinde Körfez şeyhleri kadar Erdoğan’ın da etkili olduğu biliniyor. Colani ile Netanyahu heyetleri arasında yürütülen görüşmelerde ise saray rejimi etkin bir rol üstleniyor.

Alevi soykırımı yapan Colani rejiminin başa getirilmesini “Suriye’nin özgürleşmesi olarak tanımlayan Erdoğan, Gazze’de soykırım yapan Netanyahu’yu ise Hitlere benzetiyor. Benzetme haksız değil elbet. Ancak Colani’nin vahşette Netanyahu’dan geri kalır yanı yok. İsrail’e esip gürleyen Erdoğan’ın, Netanyahu ile Colani arasındaki işbirliğini geliştirmek için özel çaba harcaması da ikili arasındaki benzerliğe işaret ediyor. İsrail’in HTŞ rejimine yönelik kimi saldırıları bu gerçeği değiştirmiyor. Bu, yaltakçısı çok olan Netanyahu rejiminin küstahlığından kaynaklanıyor. İşbirliği yetmez, tam teslimiyet dayatıyor.  

Esad’ın yerine Colani’nin oturtulmasında kritik rol oynayan Erdoğan, “Suriye gibi Gazze’de özgürleşecek” diyor. Netanyahu’nun bu sözleri duymaktan memnun olduğunu tahmin etmek güç değil. Zira bu sözlerden çıkabilecek tek mantıksal sonuç var: O da “Gazze’de Netanyahu rejimiyle iş birliği yapmaya hazır bir yönetimin işbaşına getirilmesi.” 

Bu ise, Filistin direnişinin tasfiye edilmesi ve ağır bedeller ödeyen Gazzelilerin onur kırıcı bir köleliği kabul etmeleri anlamına gelir. Saray rejimi ile Körfez şeyhlerinin bu yönde çaba harcadıklarına dair İsrail medyasında haberler çıkmaya başladı. Netanyahu-Erdoğan-Colani üçlüsü aynı safta duruyor: Halklara köleliğin dayatıldığı, her tür direniş damarının kurutulduğu “Yeni Ortadoğu”nun inşası için çalışıyorlar. 

Maruz kaldıkları barbarlıklara rağmen Gazzelilerin sergilediği eşsiz direniş, bu kirli/vahşi oyunun bozulmasının mümkün olduğunu insanlığa gösteriyor.