Savaşa, militarizme ve faşizme karşı birleşelim!

Savaşa karşı ve barış mücadelesi için, tarih Alman işçi sınıfı ve emekçilerine büyük bir görev ve sorumluluk yüklemektedir. 20. Yüzyılın acı tecrübesi bir yana, Alman devleti halen iki sıcak savaş olan Ukrayna savaşı ile Filistindeki soykırıma tam ve koşulsuz destek vermeye devam ediyor. Buna karşı çıkmak da her işçi ve emekçinin insanlık görevidir.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 31 Ağustos 2025
  • saat-icon
  • 16:30

İşçi ve emekçi kardeşler, 1 Eylül 1939’da Nazi ordularının Polonya’yı işgali ile 2. Dünya Savaşı başladı. Savaştan sonra, 1 Eylül tüm dünyada “Savaşa Karşı Gün” veya “Dünya Barış Günü” olarak anılmaktadır.

İnsanlık tarihinde özellikle birinci ve ikinci dünya savaşları tarifsiz acılara, korkunç bir yıkıma ve onmilyonlarca insanın yaşamına mal oldu. Fakat emperyalistler buna rağmen, tüm dünya özellikle Ukrayna savaşından bu yana büyük bir hızla silahlanmaktadır. Alman emperyalizmi de Ukrayna savaşını, Hitler faşizminin suçlarından kurtulmanın ve büyük bir hızla silahlanmanın fırsatına çevirdi.

Yeni CDU-SPD koalisyonu tam bir savaş misyonuyla kuruldu. Henüz hükümet kurulmadan bile ardı ardına militarist adımlar atıldı. Almanya’yı “savaşa hazır hale getirmeyi” temel amaç olarak belirlediler. İlk açıkladıkları kararname, borç frenini kaldırarak, orduya, silahlanmaya ve savaş alyapısına yüzmilyarlarca euroluk bir bütçe ayırmak oldu. Bunu, zorunlu askerlik hazırlıkları, ülke gelirinin silahlanmaya ayrılan kısmının %5’e çıkarılması şeklindeki yeni NATO şartının kabulü, otomotiv ve metal altyapısının silah üretmeye teşvik edilmesi gibi adımlar izledi.

Her türden yalan ve manipulasona da başvurarak, toplumu yeniden savaşın gerekli olduğuna inandırmaya çalışıyorlar. Savaş propagandasını okullara ve hatta anaokullarına kadar soktular. Bir milyon sığınak yapmaktan behsediyorlar. Kısacası daha önce “Nie wieder” dedikleri ne kardar şey varsa, bugün onları görev ilan ediyorlar.

İşçi-emekçi kardeşler, “Savaşı zenginler çıkarır, fakat yoksullar yoksullar ölür”. Savaşın ve silahlanmanın her türden faturası biz emekçilere çıkarılacaktır. Savaş ve militarizm biz emekçiler için herşeyden önce sosyal yıkım demektir. Sağlığın ve eğitimin çökertilmesi, İşsizlik ve yoksulluk demektir. Ücretlerin düşürülmesi, grevlerin yasaklanması, kölece çalışma ve özgürlüklerin yok edilmesi demektir. Başka halkların düşman ilan edilmesi, İşçinin işçiye kurşun sıkması demektir.

Arkadaşlar, bu savaş bizim savaşımız değildir. Arkasına saklandıkları “ülke ve toplumun güvenliği” gerekçesi bir yalandır. Onlar ne derlerse desinler, bu savaş, Alman tekellerinin dünyadaki hammade ve enerji kaynaklarından daha fazla pay kapma savaşıdır. Bu savaş dünyanın emperyalistler tarafından yeniden paylaşılması ve hegemonya savaşıdır.

Savaşa hazırlananlardan barış beklenemez. Ukraynadaki barış çabalarını baltayanlardan biri de Almanya’dır. Ne yazık ki sendika bürokratları da savaşı ve militarizmi desteleyen tavırlar sergiliyorlar. Böylece bu sistemin bir aparatına dönüştüklerini kanıtlıyorlar. Savaşı sadece ve sadece her coğrafyadaki işçi ve emekçilerin itirazı ve mücadelesi durdurabilir. Gerçek barış dünya halklarının mücadelesiyle gelecektir.

Savaşa karşı ve barış mücadelesi için, tarih Alman işçi sınıfı ve emekçilerine büyük bir görev ve sorumluluk yüklemektedir. 20. Yüzyılın acı tecrübesi bir yana, Alman devleti halen iki sıcak savaş olan Ukrayna savaşı ile Filistindeki soykırıma tam ve koşulsuz destek vermeye devam ediyor. Buna karşı çıkmak da her işçi ve emekçinin insanlık görevidir.

Her biri alanında çığır açmış, insanlığa büyük hizmetlerde bulunmuş, Marks, Engels, R. Luxemburg, B. Brecht, Einstein, Hegel, Goethe, Beethoven gibi insanlar yetiştirmiş bu toplum bir daha bu barbarlığa geçit vermemelidir. Bu suça bir daha ortak olmamalıdır. Çocuklarının öldürülmesine ve vergilerinin silaha yatırılmasına karşı çıkmalı, “Savaş ve faşizm, bir daha asla” sloganına gerçeklik kazandırmak için mücadeleyi yükseltmelidir.

Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!

Ukrayna’da savaşa, Gazze’de abluka ve soykırıma son!

BİR-KAR İşçi Komisyonu

27 Ağustos 2025