Baskı artıyor

“İhracat yasağı”na rağmen: Berlin İsrail’i silahlandırmaya devam ediyor, Eleştirmenler, soykırım ve sürgünde suç ortaklığı yapıldığını söylüyor.

  • Çeviri
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 03 Ekim 2025
  • saat-icon
  • 14:30

Alman hükümeti bir türlü geri adım atmıyor. 8 Ağustos’ta hükümet, Gazze’de süren soykırımda kullanılabilecek savaş malzemelerinin İsrail’e ihracatını durduracağını açıkladı. Ancak buna rağmen yeni izinler vermeye devam ediyor. O tarihten 22 Eylül’e kadar, Almanya, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde Soykırım Sözleşmesi kapsamında Gazze’de sivillere karşı işlediği suçlar nedeniyle yargılanan İsrail’e, 2 milyon 458 bin 745 avro değerinde yeni silah satışı yaptı. Bu bilgi, Sol Parti milletvekilleri Lea Reisner ve diğerlerinin soru önergesine verilen hükümet yanıtında yer aldı ve Junge Weltin eline geçti. Reisner, partisinin dış ilişkiler sözcüsü olarak şunları söyledi: “Hükümet, sözde teslimat durdurma kararıyla kamuoyunu yanıltıyor ama aynı zamanda milyonlarca avroluk silah satışına izin vermeye devam ediyor.” Reisner’e göre hükümet “bir boşluk” bulmuş durumda ve soykırım ile sürgüne suç ortaklığı yapıyor.

Yurtdışında tepkiler

Mart 2024’te Nikaragua, Almanya’yı Uluslararası Adalet Divanı’na şikâyet etti. Gerekçe: İsrail’e verdiği sürekli destekle Almanya’nın, 1948 BM Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal etmesi. Managua’nın acil durdurma talebi 15’e karşı yalnızca 1 oyla reddedildi; fakat asıl dava devam ediyor. Aynı şekilde, Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı soykırım davası da sürüyor. Uluslararası davaların yanı sıra, Almanya’da ulusal düzeyde de silah sevkiyatlarına karşı açılan bir dizi dava var.

Geçtiğimiz günlerde Berlin İdare Mahkemesi, Thyssen-Krupp’un İsrail’e teslim edeceği altıncı nükleer silah taşıma kapasitesine sahip denizaltının gönderilmesini engellemek için yapılan acil başvuruyu reddetti. Başvuruyu yapan Avukat Beate Bahnweg, karara itiraz edeceklerini açıkladı. Nisan 2024’te ise Avrupa Hukuki Destek Merkezi’nin (ELSC) de içinde olduğu bir avukatlar ittifakı, hükümeti yeni silah ihracat izinleri vermemeye ve mevcut izinleri iptal etmeye zorlamak için acil dava açmıştı. Ancak mahkeme bu başvuruyu da reddetti. Berlinli Avukat Ahmed Abed’in sözleriyle, “ne yazık ki şimdiye kadar tüm başvurular reddedildi.” Geçen yıl Ekim ayında ELSC, İsrailli savunma şirketi Elbit Systems’a yapılacak patlayıcı sevkiyatını durdurmak için de başvuru yapmış, ancak hükümet müdahale etmediği için sevkiyat İsrail tarafından erken alınmış ve süreç sonuçsuz kalmıştı.

Yurtiçindeki tepkiler

Eylül ayında bir avukat kolektifi, ELSC’nin desteğiyle, Karlsruhe’deki Federal Savcılığa suç duyurusunda bulundu. Şikâyette eski hükümet üyeleri Olaf Scholz, Annalena Baerbock ve Robert Habeck; görevdeki siyasetçiler Friedrich Merz, Johann Wadephul, Katherina Reiche ve Boris Pistorius; ayrıca silah şirketi yöneticileri Jörg Stratmann (Rolls-Royce Solutions GmbH), Michael Humbek (Dynamit Nobel Defence GmbH), Alexander Sagel ve Susanne Wiegand (Renk Group) yer alıyor. Hepsi, İsrail’in saldırılarını maddi olarak desteklemekle, yani soykırıma yardım etmekle suçlanıyor. Avukat Bahnweg, Almanya’nın suç ortaklığının yalnızca Gazze’deki soykırımla sınırlı olmadığını, aynı zamanda Batı Şeria’daki “yasadışı işgali” de kapsadığını vurguluyor. Bu nedenle, işgalden ekonomik olarak faydalanan Heidelberg Materials ve Springer Grubu gibi şirketlerin veya İsrailli kurumlarla iş birliği yapan üniversitelerin de ileride davalarla karşı karşıya kalabileceğini belirtiyor.

Arka plan: Protestoyu koru

Alman hükümeti, Gazze’deki soykırıma verdiği destek ve bununla bağlantılı olarak ülke içindeki baskılar nedeniyle sadece hukuki değil, siyasi ve toplumsal alanda da uluslararası tepkilerin hedefinde. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), Almanya’yı “Protect the Protest” (Protesto hakkını ihlal ettiği için bu hakkı koruma) haritasına daha önce eklemişti. Bu listede Suudi Arabistan, Çin, ABD veya Myanmar gibi, gösterilere sistematik baskı uygulayan ülkeler bulunuyor. Almanya’nın bu listeye alınma gerekçesi açıkça Filistin dayanışmasına yönelik baskılardı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) da yıllardır Almanya’yı eleştiriyor. 2024 raporunda, Alman yetkililerin sivil toplum alanını giderek daha fazla daralttığı, polisin Filistin yanlısı göstericilere “aşırı şiddet” uyguladığı ve Filistinli-İngiliz cerrah Ghassan Abu Sittah’ın ülkeye girişinin engellendiği vurgulandı. Abu Sittah, Berlin’de polis tarafından dağıtılan Filistin Kongresi’nde konuşma yapacaktı.

Haziran 2024’te Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Michael O’Flaherty de İçişleri Bakanı Dobrindt’e (CSU) ağır eleştiriler yöneltti. O’Flaherty, Almanya’da toplanma ve ifade özgürlüğünün kısıtlandığını, polisin keyfi davrandığını ve özellikle Filistin yanlısı gösterilerde çocuklara yönelik şiddet uygulandığını raporunda açıkça kaydetti.

Çeviri: Kızıl Bayrak

Junge Welt- Jakob Reimann / 02.10.2025