TPI işçileri aylardır haklı ve onurlu bir mücadele veriyor, sefalet dayatmasına karşı Amerikan tekeli TPI’ya karşı direniyor. Bu onurlu mücadele gelinen yerde iflas, şirket devri vb. gerekçelerle işçilerin kazanılmış haklarını gasp etmeye yönelik açık bir saldırıya dönmüş bulunuyor. Kimin, neyi, nasıl yaptığından bağımsız olarak ortada bulunan tablo pervasız bir emek hırsızlığıdır. Bir Amerikan sermayesi ülkeye geliyor, üç kuruşa işçi çalıştırabileceğini düşünüyor ve ardından yıllardır işçilerin alınteriyle kazandığı haklarını dolandırıcılık ile çalabileceğini ve çekip gidebileceğini düşünüyor. Yasa yok, kanun yok, devletin kurumları yok, son gelişmeler üzerinden görüldüğü kadarıyla işçilerin yıllardır aidat ödediği sendikaları yok.
Petrol-İş Genel Merkezi yaşanılan bu açık hak gaspına, emek hırsızlığına ve birtakım kurumların Amerikan sermayesine açıktan yol vermesine dair bugüne kadar kılını kıpırdatmadı. Son dönemde ise mücadeleye yaslanmak, kazanımı kendi öz gücünde aramak yerine orada burada müzakere yürütmekle yetindi.
TPI Sasalı fabrikası önünde dün gerçekleşen toplantıda ise içinde bulundukları “çaresiz” tablonun anlatımını ve “yapacak bir şey yok” söylemlerini dile getirmeye çalıştılar ancak işçilerin haklı tepkisi ile karşılaştılar. Gerçekleşen haklı protestolar, tepkiler, “eylem yaparsak, Ankara’ya gidersek işsizlik maaşı bağlanmasında da sorun olabilir” tehditleriyle de bastırılamayınca Ankara’da eylem yapma kararı almak zorunda kaldılar. Bir sendikanın yöneticisinin işçisinin haklarına sahip çıkma kararlılığı karşısında içi boş, gerçeklikle alakası olmayan tehditlerle eylem iradesini kırma çabasını, o sendika adına utanç verici bulduğumuzu belirtiyoruz. Diğer bir altı çizilmesi gereken konu ise süreç bu aşamaya gelene kadar tek ses çıkartmayan Petrol-İş Genel Merkezi, işçilerin Ankara eylemi kararlılığının ardından yaptığı açıklamadır. Sürece dair somut hiçbir şey söylemeyen, somut bir plan açıklamayan bu açıklama esasında hiçbir şey açıklamıyor. Ortada hukuk olarak bile açık bir işçi düşmanlığı ve emek hırsızlığı varken hala “girişimlerimiz devam ediyor” demek, esasta hiçbir şey söylememek demektir. Bir açıklama ile neyin açıklanmayacağının somut örneği Petrol-İş Genel Merkezi’nin birkaç saat önce yaptığı açıklamadır.
Yapılması gereken açıktır. Amerikan sermayesi işçilerin sırtından milyonları kazanarak, kazanılmış haklarını ise açık bir vurgunculukla gasp ederek çekip gitmek istiyor. Binlerce işçinin kazanılmış hakları ortada. Bu sadece bir hak mücadelesi değil, bir onur mücadelesidir. Dolandırıcılığın içinde her kim var ise bu saatten sonra açık hedef olmalı, sendika üyesi ile birlikte kararlı, fiili-meşru bir mücadele ile işçilerin haklarına sahip çıkmalıdır. Bakanlık, ABD konsolosluğu, Ankara sokakları bu hakkın savunulduğu yer olmalıdır.
Mücadele kazandırır! Bunu kimse unutmasın! TPİ işçi haklarına sahip çıkmak için kenetlenmelidir. Kararlılığını ve basıncını sendikanın üzerinden eksik etmemeli, çark edenleri hizaya çekmelidir. Yapılacak çok iş var. Sendika Genel Merkezi ve Şube yöneticileri ya bu mücadelenin önüne geçmeli ya da bulundukları alanı derhal terk etmelidirler.
TPI işçisi kardeşler,
Tartışmaları, kafa karışıklıklarını bir kenara bırakalım. Verdiğimiz anamızın ak sütü gibi helal bir hak mücadelesidir. Hukuk prosedürleri, yasal mevzuatlar ile bu noktaya geldik. Haklılığımıza, birliğimizin gücüne ve güç kimde ise yasanın da o olduğuna güvenelim. TPI sermayesinin kalpazanlığına geçit vermeyelim. Haklılığımıza güvenelim. Halep ordaysa arşın burda! Ülkenin işçileri, emekçileri, emekten yana kurumları yanımızda. Direnelim!
Petrokimya İşçileri Birliği
16.10.2025