Aroma’da işten atılan işçilerden açıklama

Aroda’da satış sözleşmesinin ardından işten atılan işçiler ortak açıklama yayınlayarak "Biz sustukça onlar daha çok Ezdi. Artık susmuyoruz!" dedi.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 08 Ağustos 2025
  • saat-icon
  • 16:30

Tek Gıda-İş Sendikası’nın yetkili olduğu Bursa Aroma fabrikasında geçtiğimiz aylarda yaşanan satış sözleşmesi sonucunda baskı ve mobbing artmış, son olarak da işten atmalar devreye girmişti.

İşten atılan işçiler bir açıklama yayınladılar. İşten atılan Aroma işçilerinin açıklamasını paylaşıyoruz:

"Biz sustukça onlar daha çok ezdi. Artık susmuyoruz!"

Atakhan Baş, Mehmet Türker ve Edanur Aktaş’ın Ortak Basın Açıklamasıdır:

Fabrikadaki binlerce emekçi gibi bizler de yıllardır geciktirilen maaşları, ikramiyeleri, gasp edilen izin haklarını ve iş güvenliğinden yoksun ağır çalışma koşullarını yaşadık. Ancak sadece yaşamadık; aynı zamanda bu sorunlara karşı birlikte mücadele edilmesi gerektiğini söyledik. İşçiler arasında toplantılar aldık, kulisler yaptık, taleplerimizi konuştuk, sesimizi yükselttik. Bizler, işçiler arasında doğal birer temsilci hâline geldik. İşçilerin taleplerini konkordato komiserine ve fabrika yönetimine ilettik. Tüm bu süreçte sendikal faaliyetlerde aktif rol oynadık. Bizler için bu bir sorumluluktu; çünkü emeğin örgütsüz kaldığı yerde sömürü büyür.

Ama işte tam da bu yüzden hedefe konulduk

Ve sonunda, haklarımızı aramamız, işçilere öncülük etmemiz, sessizliği bozmamız Aroma yönetimini ve konkordato komiserini rahatsız etti.

Ocak 2025’te başlayan toplu iş sözleşmesi sürecinde, maaşlarımızın gününde ödenmesini talep ederek tüm işçiler olarak tepkilerde bulunduk imzalar topladık. Bu eylemler sendikanın çağrısıyla yapılmış olmasına rağmen, süreç boyunca sendika yönetimi sessizliğe gömüldü. Dahası, eylemler sonrası işverenin gözünde hedef hâline getirildik.

Aroma yönetimi ve konkordato komiseri, haklarını arayan, mücadele eden işçileri tehdit olarak gördü. Ve sonunda bizi, hiçbir geçerli gerekçe sunmadan, tamamen keyfi bir kararla 49. madde bahanesiyle tazminatsız olarak işten çıkardılar. Ancak fabrika üretime devam ederken, bizleri bu maddeye dayandırarak işten çıkarmaları, açıkça hukuksuzdur. Bu kararın gerçek nedeni, sendikal faaliyetlerde bulunmamız, haklarımızı savunmamız ve işçilere öncülük etmemizdir.

Bunun anlamı şudur:

Bizi sadece işten atmadılar, geleceğimizi kararttılar.

Tazminat hakkımızı gasp ettiler,

İşsizlik maaşına erişimimizi engellediler,

Ve üzerimize “suç işlemişiz” algısı oluşturarak yeni bir iş bulma şansımızı sabote ettiler.

Bizim işten çıkarılmamız, sadece kişisel bir mesele değildir. Bu açıkça sendikal mücadeleyi cezalandırma, işçileri korkutma, yıldırma ve parçalama girişimidir. Bizler suç işlemedik; sadece anayasal hakkımız olan örgütlenme ve hak arama mücadelesi verdik.

Peki neden işten çıkarıldık?

Çünkü işçilere öncülük ettik. Çünkü sessiz kalmadık. Çünkü yıllarca disiplinli çalıştığımız hâlde, iş güvenliği, maaş ödemeleri, ikramiyeler, sosyal haklar konularında tüm işçilerin sesi olduk.

Ancak yetmedi, işten çıkarılmamız yetmedi…

SGK kayıtlarıyla dahi oynandı.

Önce mesajla işten çıkarıldığımız bildirildi. Ardından yine mesajla “işten çıkarma iptal edildi” dendi. Ne hukuk kaldı, ne insanlık!

Bugün Aroma’da yaşananlar sadece birkaç kişinin işten çıkarılması değil, daha büyük bir planın parçasıdır. Bizim tasfiye edilmemizin tek bir amacı vardı: Geriye kalan işçilere “susmazsanız, siz de bu sonu yaşarsınız” mesajı vermek.

Ama yanılıyorlar. Çünkü biz sustuğumuzda daha çok ezildik, boyun eğdiğimizde daha fazla sömürüldük. Ve şimdi susmuyoruz.

Bugün sadece biz değiliz mağdur edilen.

Bizden önce de birçok arkadaşımız aynı şekilde haksız yere işten çıkarıldı.

Geriye dönük maaş farkları hâlâ ödenmedi.

Tazminatlar ya hesaplanmıyor ya da taksitlendirildiği hâlde zamanında ödenmiyor.

Konkordato süreci bahanesiyle işçilerin hakları rafa kaldırılıyor.

İşten atılmamızın ardından, bizler hukuki mücadelemizi başlattık. Avukatlarımızla birlikte dava sürecimizi ilerletiyoruz. Aynı zamanda konkordato komiseri ve firma yöneticilerinin görevlerini kötüye kullanmaları, usulsüz işlemler yapmaları ve konkordato sürecini bir baskı aracı hâline getirmeleri nedeniyle yasal yollara başvurduk. Bu süreçte daha önce aynı şekilde işten atılmış arkadaşlarımızla birlikte Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu’nu ziyaret ettik. Kendisi yaşananlarla yakından ilgileneceğini belirtmiş, ilk adım olarak konuyla ilgili bir soru önergesi sunmuştur.

Bugün buradan açıkça soruyoruz:

İşten çıkarılan işçilerin tazminat ve alacakları gerçekten yasalara uygun biçimde mi hesaplanıyor?

Bu alacaklar taksite bölünmesine rağmen gününde ödeniyor mu?

Toplu iş sözleşmesinin yürütüldüğü süreçte işten çıkarılan işçilerin geriye dönük ücret ve ödeme farkları neden hâlâ ödenmiyor?

Uzun süredir reklam vermeyen Aroma’nın son dönemde reklam atağına geçmesinin, konkordato komiserinin bu reklam çalışmalarını akrabasına verdiği yönündeki söylentilerle ilgisi var mı?

Tüm bu sorular cevapsız. Tüm bu soruların arkasında biriken tek gerçek şu:

Aroma yönetimi ve konkordato komiseri, işçilerin haklı mücadelesinden korkmaktadır.

Ancak bilsinler ki; Bizler bugün işten atılmış olabiliriz, ama hâlâ işçiler arasındayız.

Biz susturulamayız, geri adım atmayız.

Ve işçi sınıfının onur mücadelesi yarım kalmaz!

Son olarak taleplerimizi kamuoyuna duyuruyoruz:

Haksız şekilde işten çıkarılan biz işçilerin derhal işe iade edilmesini;

Tüm ödenmeyen maaş, ikramiye ve haklarımızın gecikmeden ödenmesini;

Baskı, tehdit ve yıldırma politikalarına son verilmesini;

Sendikanın işverenle değil, işçilerle birlikte hareket etmesini;

Konkordato komiserinin görevini kötüye kullanmasına yönelik derhal soruşturma açılmasını talep ediyoruz.

Bu çağrımız Aroma’da çalışan her emekçiye, her vicdan sahibi yurttaşa, tüm işçi sınıfınadır.

Direniş meşrudur. Hak aramak suç değildir. Ama hakkı gasp edenler, işçiyi tehdit edenler, emekçinin onuruyla oynayanlar suç işliyor. Ve bu suçların hesabı yargı önünde mutlaka sorulacaktır.

Sessiz kalmıyoruz, mücadelemiz sürecek!

Bu artık yalnızca bir ücret değil, bir onur mücadelesidir.

Zafer, direnen emekçinin olacak!”