Kadın emeği ve sendikal algı raporu

BİRTEK-SEN “Güneydoğu Anadolu bölgesinde tekstil sektöründe kadın emeği ve sendikal algı raporu”nu yayınladı.

  • Haber
  • |
  • Kadın
  • |
  • 19 Ekim 2025
  • saat-icon
  • 15:40

BİRTEK-SEN “Güneydoğu Anadolu bölgesinde tekstil sektöründe kadın emeği ve sendikal algı raporu”nu yayınladı.

Raporun Bilge Seçkin Çetinkaya’nın yazdığı önsözünde tekstil sektöründe kadın işçilerin yaygın olarak çalıştığı ifade edilirken krizin tekstil sektöründeki yansıları aktarıldı. Raporun sadece bir “teşhis” metni olmadığı ve eylem-mücadele çağrısı olduğu ifade edilirken son sözünü ise BİRTEK-SEN başkanı Mehmet Türkmen yazdı.

Raporun Adana, Malatya, Urfa, Adıyaman’ın içerisinde yer aldığı Güneydoğu Anadolu bölgesinde çalışan işçilerin çalışma ve yaşam koşullarına odaklandığı ifade edildi ve şunlar denildi:

“Bangladeş’teki kadar ucuz bir işgücü havuzu olarak inşa etmeyi vaat ettikleri bu coğrafyanın, aynı zamanda nasıl görünmez bir kadın emeği haritasına dönüştüğünü gözler önüne sermektedir. Bu illerde kadın işçiler, küresel tedarik zincirlerinin hız, esneklik ve düşük maliyet taleplerini karşılamakta; ama aynı zincirin görünmeyen halkasında düşük ücret, uzun mesai, taciz ve sendikasızlıkla kuşatılmış bir hayat sürmektedir. Kadın işçiler, ‘yeni kriz’ in etkisi altında, hızlanan modanın ışıltılı vitrinlerinin ışıltısının arkasındaki karanlıkta, derin bir sömürü kuyusunda ömürlerini tüketmektedirler.”

Raporda “konteyner kentte üretim baskısı altında çalışan, fazla mesaide evini ve çocuklarını kaybeden, sendikal örgütlenmeye yöneldiğinde kapının önüne konulan kadınların hikâyeleri” aktarıldığı ancak bunların “yalnızca bireysel mağduriyetler değil; dünya çapında acımasızca işleyen sistematik bir emek rejiminin kolektif sonuçları” olduğu vurgulandı.

Rapor için “Saha çalışması 2025 Mart–Haziran döneminde yürütülmüş; 116 yüz yüze anket ve 9 derinlemesine görüşmenin yanı sıra uzman görüşleriyle bulgular derinleştirilmiştir” bilgisi verilirken raporda bazı öne çıkan öneriler ise şunlar:

-Bu rapora konu olan başlıklar için 6–12–18 aylık hedef ve göstergelerin (OT saatlerinde azalma, ücret–yaşam maliyeti açığında daralma, İSG olay sıklığında düşüş, şikâyetlerin sonuçlanma oranı, kreş kapsama oranı, kadın temsili artışı, sendikal örgütlenmenin imkanları vb.) belirlenmesi ve düzenli raporlanması gerekmektedir.

-Ücretlerin insani koşullara yükselebilmesinin asıl belirleyici koşulu sendikal örgütlenme özgürlüğüdür. İşçilerin ücretler konusunda işverenle toplu pazarlık yapabilmesinin tek yolu sendikalaşma ve sendika seçme hakkının önündeki tüm engellerin kaldırılmasıdır. Bu nedenle sendikal hakların güvence altına alınması, adil ücret mücadelesinin temel şartı olarak görülmelidir.

-Asgari ücretin yasal sınır olmaktan çıkarılması, gerçek yaşam maliyetlerini esas alan “insan onuruna yakışan ücret” seviyesine çekilmesi talep edilmelidir. Markaların maliyetlendirmelerini bu eşiği karşılayacak biçimde revize etmeleri gerekmektedir.

-Küresel tedarik zincirlerinin başat markaları, adil ücret ilkeleri doğrultusunda tedarikçilerini denetlemekle yükümlüdür. Asgari ücretin altında maaş ödeyen fabrikalarla ya iş birliği sonlandırılmalı; ya da asgari ücretin işçiye ulaşması garanti altına alınmalı, denetim süreçlerine sendikalar ve bağımsız emek örgütleri dahil edilmelidir.

-Kadın işçilerin fabrika içinde şikayet mekanizmalarına erişimi engelsiz ve güvenli hale getirilmelidir.

-İşyerlerinde kreş açma zorunluluğu için 150 kadın çalışan sayısının çok daha aşağı çekilmeli. Aynı zamanda 150 kadın eşiği dâhil kreş yükümlülüğünün etkin denetlenmeli ve eşiğin etrafından dolaşan uygulamaların idari yaptırımla engellenmesi gerekmektedir.

-Geç saatlerde kapıdan kapıya güvenli servis sağlanması ve güzergâhların kadınların ihtiyaçlarına göre planlanması zorunlu görülmektedir.

İşverenler, afet durumlarında çalışanlarına yönelik destek planları oluşturmakla yükümlü kılınmalıdır.

-Kadın işçiler için regl izni tanınmalı ve bu hak toplu iş sözleşmelerine ya da protokollere eklenmelidir.

-Denetimlerde yalnızca SGK değil, aynı zamanda psikolojik ve fiziksel güvenlik koşulları da kontrol edilmelidir.

-Kadın işçilerin güvensizliğini aşmak için sendikanın karar alma, mali süreçler ve temsil mekanizmaları düzenli aralıklarla tüm üyelerle paylaşılmalı; böylece sendika içi demokrasi görünür hale getirilmeli.

-Kadın işçilerin “sendikada sözümüz yok” algısını değiştirmek için işyerlerinde kadın komiteleri kurulmalı ve sendikanın yönetim kademelerine kadınların adaylıkları ve yönetime gelmeleri için uygun koşullar sağlanmalı.

-Kreş hakkı, bakım yükümlülükleri, taciz ve mobbing gibi kadınların çalışma yaşamında sıkça karşılaştığı eşitsizlikler sendikanın toplu sözleşme gündeminin ayrılmaz bir parçası haline getirilmeli; ayrıca, özellikle taciz vakaları için bağımsız ve güvenli şikâyet mekanizmaları kurulmalı.

-Kadın işçilerin en büyük kaygısı olan işten atılma tehlikesi, sendikalaşma hakkının devlet güvencesi altına alınmasıyla ortadan kaldırılmalı; sendikalaşma karşıtı girişimlerde bulunan tedarikçi ve taşeron işverenlerle küresel markalar iş ilişkisini sonlandırmalıdır.”

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz…