Batı medyasına inanacak olursanız, Mali birkaç gün içinde El Kaide'nin eline geçecek. İslam Mağribi El Kaide'sinin bir kolu olan Cemaat Nusret el-İslam vel-Müslimin (CNIM), başkent Bamako'ya benzin sevkiyatını engelliyor. Her geçen gün artan hoşnutsuzluğun Malilileri “gayrımeşru” hükümete karşı isyan ettirmesi an meselesi. En azından hikaye böyle.
Gerçekte ise durum farklı. Sadece Mali için değil, Burkina Faso ve Nijer'i de içeren daha geniş Sahel Devletleri İttifakı için de durum ciddi. Yine de Mali yaralarını sarmaya başladı. Rusya devreye girerek hayati önem taşıyan yakıt sevkiyatlarını gerçekleştirdi. Okullar yeniden açılıyor. Araçlar yollara geri döndü. CNIM tarafından ele geçirilen kasabalar geri alınmaya başlandı.
Bu, Rusya için büyük bir kumar. Ancak başarılı olursa, Moskova önemli bir müttefik kazanmış ve Afrika'daki anti-emperyalist ülkelerin desteğini almış olacak. Ancak asıl tehdit CNIM'den gelmeyebilir. Onun yerine, El Kaide'yi durdurmak değil, Sahel Devletleri İttifakı'nı yok etmek isteyen Batı destekli bir müdahale olabilir.
Fransız müşterisi olmaktan sömürgecilik karşıtı öncülüğe
Mali, bağımsızlığını kazandıktan sonra Fransa'ya bağımlılığını sürdürdü. Hatta para birimi CFA Frank'ı Avro'ya endeksliydi. Okullarda çocuklara Fransız tarihi okutuluyor ve Fransızca öğretiliyordu. Fransa, yakın zamana kadar “terörle mücadele” operasyonları kapsamında 2400 askerini Mali'de konuşlandırmıştı.
Bu çabalara rağmen, CNIM, IŞİD ve Azavat ayrılıkçı milisleri gibi yapılar giderek güçlendi. Bu arada, Mali altın üretiminde dünyada dördüncü sıraya yükselirken, Batılı şirketler bundan kar elde etti. Bu zenginliğe rağmen Mali, dünyanın en yoksul ülkelerinden birisi olmaya devam etti.
Mali'nin Batı ile işbirliği her zaman olumlu karşılanmadı. Azavat ayrılıkçılarıyla 2015 yılında imzalanan Cezayir Anlaşması'na uymadığı iddiasıyla BM Güvenlik Konseyi 2017 yılında ülkeye yaptırımlar uyguladı. Ancak bu yaptırımlar Mali ekonomisinin büyümesine engel olamadı.
Yine de Mali halkının çoğu yoksulluk içinde yaşıyordu ve ülkedeki güvenlik sorunu daha da kötüye gidiyordu. Bu durumdan bıkmış bir kesim, 2020 yılında darbe girişiminde bulundu. Ancak protestolar patlak verince, 2021'de Assimi Goïta liderliğinde bir başka darbe daha gerçekleşti. Batılı kurumlar bunu, ordunun haksız bir şekilde ülkeyi ele geçirmesi ve demokratik açıdan bir gerileme olarak nitelendirdi. Ancak bu darbe halk arasında büyük destek gördü ve insanlar darbeyi kutladı. 2024 yılında yapılan bir ankete göre, on kişiden dokuzu ülkenin doğru yönde ilerlediğini düşünüyordu.
Goïta, sömürgecilik karşıtı, pan-Afrikacı görüşlere sahip birisiydi. 2022'de Fransız askerlerini ülkeden kovdu ve Rusya'dan yardım istedi. Mali, 2025'te Batı güçleriyle işbirliği yaptığı gerekçesiyle Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu'ndan (ECOWAS) çekildi. Goïta altın madenlerini kamulaştırdı, Fransızcayı Mali'nin resmi dili olmaktan çıkardı ve okul müfredatındaki Fransız tarihi derslerini Mali'nin kendi zengin tarihi ile değiştirdi.
Batı müttefiki kurumlar buna yaptırımlarla karşılık verdi. ECOWAS, Batı Afrika Ekonomik ve Parasal Birliği (WAEMU) ve AB ülkeye ekonomik yaptırımlar uyguladı. Finans kurumlarından kopan Mali, borçlarını ödeyemedi. Ancak bunun etkisi bir süre sonra azaldı.
Yaptırımların uygulanmasından birkaç ay sonra, WAEMU mahkemesi yaptırımların kaldırılmasına karar verdi. Ekonominin yüzde 10’unu oluşturan altın madenciliği yaptırımlardan etkilenmedi. Mali, ticaretini ECOWAS dışındaki ülkelere kaydırdı ve ekonomi büyümeye devam etti.
Mali, ticaretini ECOWAS bloku dışına yönlendirdi ve 2024 yılında borçlarını ödedi. Yaptırımlar, ülkeyi izole etmekten ziyade, iç dayanışmayı güçlendirdi.
ECOWAS, sivil yönetime geçiş planını gerekçe göstererek Temmuz 2022'de yaptırımları kaldırsa da, belirlenen süre dolduğunda hiçbir önlem alınmadı. Nedeni neydi? Yaptırımlar ters tepti, ECOWAS'ı Batı'nın bir uzantısı olarak açığa çıkardı ve Mali'de Goïta hükümetine verilen desteği güçlendirdi.
Yaptırımlar başarısız olunca vekalet savaşı
CNIM, Basra Körfezi'ndeki destekçilerinden mali yardım almaya, fidye ve gasp yoluyla gelir elde etmeye devam ediyor. Kırsal kesimde güçlü bir varlığı olsa da, büyük şehirleri kontrol edemiyor. Azavat ayrılıkçıları ve IŞİD militanları da benzer şekilde Mali'nin ücra kuzey kesimiyle sınırlı kalmış durumda.
Bu durumda farklı bir stratejiye ihtiyaç vardı. CNIM, son haftalarda yakıt tankerlerine saldırarak Bamako'yu petrolden mahrum bıraktı. Arabalar yakıt ikmali yapamadı ve okullar kapandı. Batı medyasına göre, CNIM başkentte karışıklık çıkarmak için şehri felce uğratmak istiyor. Mali, bağımsızlığından bu yana beş defa darbe yaşadı ve bunların üçü 2012'den sonra gerçekleşti. Haberlerde, bu mazisi göz önüne alındığında CNIM'in nihayetinde Mali hükümetini devirebileceği öne sürülüyor.
“Ani çöküş” haberleri neredeyse bir ay öncesine ait. Batı medyasının anlayamadığı husus, Mali'deki önceki hükümetlerin aksine, mevcut hükümetin halk arasında oldukça popüler olması. Kamyoncular, başkente yakıt taşımak için hayatlarını riske atmaya hazır. Bir kamyoncu, “Ölürsek, bu iyi bir amaç uğruna olur” dedi. Abluka tüm yakıt akışını durdursa bile, Malililerin direnci ve Goïta'ya olan desteği daha da artacaktır.
Mali açısından sevindirici olan, CNIM'in bazı aksiliklerle karşı karşıya olmasıdır. Afrika Kolordusu ile (eski adıyla Wagner) ülkeye destek sağlayan ve 2023'te BM Güvenlik Konseyi'nin yaptırımlarını veto eden Rusya, 160-200 bin ton petrol ve tarım ürünleri gönderdi. Bu, benzin kuyruklarının kısalmasına ve okulların yeniden açılmasına yol açarak bir miktar rahatlama sağladı.
15 Kasım'da Mali ve Afrika Kolordusu Intahaka maden sahasını ele geçirdi. Ertesi gün Luluni kasabası da geri alındı. Aynı gün Bamako'nun güneyindeki abluka zayıfladı ve yakıt taşıyan araçlar şehre ulaşabildi.
Müdahale için rıza üretmek
Peki, Batı medyası neden Mali'nin çöktüğünü ısrarla vurguluyor? Cevap basit: Askeri müdahaleyi meşrulaştırmak için.
En büyük propagandacılardan biri Fransa oldu. Fransa Dışişleri Bakanlığı'nın X'te yayınladığı bir gönderide bu kriz sırasında Mali'yi destekleyen tek ülke olmasına rağmen, Mali'yi terk ettiği için Rusya'yı suçladı. Fransız haber kanalları LCI ve TF1, “Mali, Bamako sokaklarındaki cihatçılar” ve “Mali, El Kaide'nin yeni kalesi” gibi haberler yayınladı.
Bunun üzerine Mali, bu medya kuruluşlarını ülkede yasakladı. Nijer de Benin'i Fransa'nın operasyon üssü olmakla suçladı. Fransız devlet medyası France 24 bu iddiayı yalanlamadı, sadece asker sayısının Nijer'in iddia ettiğinden çok daha az olduğunu tartışmaya açtı.
Fransa, Mali'deki rejim değişikliğinden önemli bir jeopolitik kazanım elde edebilir. Mali, yedi eski Fransız kolonisiyle sınır komşusu. Mali'ye geri dönmek, Fransa'nın bölgedeki etkisini yeniden tesis edecek ve anti-emperyalist Sahel Devletleri İttifakı'nı zayıflatacaktır. Nijer, Fransa'nın enerji ihtiyacının yüzde 70'ini karşılayan uranyumun tedarikinde Fransa için kritik öneme sahip. Mali de, yakın zamanda ikinci maden ocağının açılmasıyla elektronik cihazlar ve elektrikli otomobiller için vazgeçilmez olan lityumun önemli bir ihracatçısı haline geldi.
Diğer Batılı ülkeler de Goïta'nın yönetimi altında kayıplar yaşadılar. Kanadalı Barrick Mining şirketi, Mali hükümeti madencilik sektörünü kamulaştırdığında 1 milyar dolar kaybetti. Harmony Gold, IAMGOLD, Cora Gold ve Resolute Mining gibi diğer Batılı şirketlerin maden arama ruhsatları da geçen ay iptal edildi.
Güçlenen Rusya-Mali ortaklığı, Moskova'nın 2015'teki Suriye'ye yaptığı müdahaleye benziyor. Rusya, ABD öncülüğündeki vekalet savaşında Şam'ı elinden geldiğince desteklediği gibi, şimdi de Bamako'yu destekliyor. Bunun getirisi de benzer ölçüde stratejik olabilir: Diplomatik destek, askeri üs edinme ve yeni ortaya çıkan çok kutuplu Afrika'da etkisini artırma.
Terörle mücadele kisvesi altında yapılan geçmiş müdahalelerin aksine, Batı şimdi isteksiz görünüyor. Normalde bir bahaneyle hemen bombalamaya hazır olan Washington ve müttefikleri, Mali'ye yardım etmek için hiçbir şey yapmadı. Bu sessizlik, ya CNIM'e örtülü destek ya da Mali'nin müdahaleye gerek kalmadan kendi kendine çökeceğine olan güveni gösteriyor.
Savaşın ihale edilmesi
Batı, Sahel Devletleri İttifakı'nın bir üyesi olarak, Mali'nin direncinin diğer ülkeleri anti-emperyalist mücadeleye katılmaya teşvik edeceğinden korkuyor. 2021 darbesi, eşitsizlik ve güvensizliğin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Bu faktörler, Benin, Fildişi Sahili ve Togo gibi birçok diğer Batı Afrika ülkesinde de görülebilir.
Bazı gözlemciler, Afrika'nın en kalabalık ülkesi Nijerya'nın, Boko Haram'ın yol açtığı güvensizlik ortamında yakında ülkede bir devrim yaşanabileceğini öne sürüyor. Nijerya'nın Mali ile artan bağları, Batı için ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Yaptırımların Mali'yi diz çöktürmede başarısız olmasıyla, Batı için tek çözüm askeri müdahale. Bu, Fransız birliklerinin sınır komşusu Benin'de konuşlandığı Nijer'de görüldüğü gibi doğrudan müdahaleyle olabilir. Ancak daha büyük olasılıkla, Batı ülkeleri bu müdahaleyi Afrika devletlerine yaptırmak isteyecektir. Bu, ABD'nin Kenya ve Uganda'ya yardım karşılığında kirli işlerini yaptırdığı Somali'de yaşandı. Aynı senaryo Mali'de de tekrarlanabilir.
Bu rolü üstlenecek en olası aktörler ECOWAS ve Afrika Birliği. ECOWAS, ABD'den askeri eğitim alıyor ve liderlerinin çoğu Washington ile yakın bağlara sahip. Ayrıca AB'den de kapsamlı finansman elde ediyor ve en son “barış, ticaret ve yönetim istikrarını” desteklemek için 110 milyon Avro fon aldı. Tarafsız olmaktan uzak olan bu blok, Batı'nın çıkarlarını gözeten bir kolluk gücü haline geldi. Blok daha önce Mali'ye yaptırım uyguladı ve 2023'te Nijer'i işgal etmekle tehdit etti.
Afrika Birliği de, Washington ve Brüksel tarafından finanse edilen Afrika Birliği Somali Misyonu gibi, Batı'nın çıkarlarına hizmet etmiştir. Afrika Birliği Kurucu Yasası, savaş suçları veya devletin talebi dışında, herhangi bir üye devlete askeri müdahaleyi yasaklıyor.
Ancak 2021 yılında Mali'nin Afrika Birliği üyeliği askıya alındı ve bu durum, müdahaleyi sözleşme kapsamında tamamen yasal hale getirdi. Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Mahmud Ali Yusuf, geçtiğimiz günlerde “Mali'de krizin tırmanması nedeniyle acil uluslararası eylem” çağrısında bulundu.
Bamako imparatorluğa karşı
Mali, ekonomik darboğaz ve yabancı destekli askeri müdahale tehdidi olmak üzere iki cepheli bir saldırıyla karşı karşıya.
CNIM hala bir sorun teşkil etse de, hükümeti devirmeyi başaramadı. Daha büyük tehdit ise Batılı başkentler ve onların Afrika'daki vekillerinden geliyor. Rusya, Mali'nin birkaç güvenilir müttefikinden biri olmaya devam ediyor. Moskova'nın desteği başarılı olursa, ülkenin kıtadaki konumu güçlenecek.
Daha da önemlisi, Mali'nin direnişi diğer Afrika devletlerine Batılı egemenliğe karşı çıkma ve egemenliklerini geri kazanma konusunda ilham verecek.
Aidan J. Simardone- The Cradle.co Türkiye / 19.11.25