Almanya’nın Essen kentinde 8 Kasım’da yapılacak olan merkezi gece hazırlıkları afiş, bilet, çağrı gibi materyallerin kullanıma girmesiyle sürüyor. Etkinlik “Emperyalizm ve siyonizm yenilecek, direnen halklar kazanacak!” şiarıyla düzenleniyor. Emperyalist saldırganlığın peş peşe bölgesel savaşlara yol açtığı; emperyalizmin her türlü desteğini alan siyonist devletin iki yıldır Filistin’de soykırım savaşı yürüttüğü; Suriye, Libya vb. ülkelerde gerici vahşetin kol gezdiği bir dönemde zulüm altındaki halklar bin bir zorluğa ve yoksunluk koşullarına rağmen direniyorlar. Emperyalist-siyonist vahşetin püskürtülmesi için dünya işçi sınıfının ve emekçi kitlelerin etkin dayanışma ve desteği ekmek ve su kadar hayati önem taşıyor. Son aylarda emperyalist ülkelerde de gençlik başta olmak üzere işçi-emekçi kitleler emperyalist-siyonist vahşete karşı tepkilerini daha kitlesel ve güçlü şekilde sokaklara taşıyorlar. Bunun dolaysız basıncıyladır ki emperyalist devletlerin bazıları ikiyüzlü bir yaklaşımla da olsa Filistin’le ilgili sözde farklı tutum açıklamak zorunda kalıyorlar.
Büyük Ekim Devrimi ve TKİP’nin yıldönümleri vesilesiyle yapılacak etkinlik için yürütülecek hazırlık faaliyetleri, emperyalist-siyonist saldırganlığa karşı mücadelenin güçlendirilmesini hedefliyor. Bu faaliyette emperyalist-kapitalist sistemin tarihsel bunalımı ile bağı içinde, göçmen-mülteci düşmanlığı paydasında buluşan ırkçı-faşist gericiliğin kapitalist devletlerin dümenine geçecek kadar güç kazanması da teşhir ve mücadeleye konu ediliyor.
Merkezi gece için hazırlanan çağrıda dünya tablosunda öne çıkan söz konusu olgular hatırlatılarak, yeniden devrimci sınıf eksenine dayalı örgütlü mücadelenin yükseltilmesi ihtiyacına vurgu yapılıyor. Aşağıda çağrı metninin tam halini yayınlıyoruz...
***
Emperyalizme ve siyonizme karşı
direnen halklarla dayanışmayı yükseltelim!
Dünya halkları yaklaşık yüz elli yıldır emperyalist sistemin yarattığı bunalımların, savaşların, ekonomik-sosyal yıkımların acılarını çekiyor. Emperyalist dünya burjuvazisi 20. yüzyılı kan deryasına çeviren iki büyük dünya savaşına imza atmakla kalmadı. Genel olarak dünyanın birçok bölgesini savaş sahnesine çevirdi. Şimdilerde son sürat üçüncü bir paylaşım savaşına, üstelik nükleer bir yok oluşa yol açabilecek bir kıyıma hazırlanıyor.
Emperyalizmin kanlı icraatlarından biri de Ortadoğu’nun bağrına siyonist bir hançer saplamasıydı. Siyonist terör devleti, kuruluşundan itibaren, başta Filistin olmak üzere bölge halklarına kitlesel işkence, terör ve ölüm yağdırdı. Arkasında hep ABD, Almanya, İngiltere gibi emperyalistlerin tam desteği vardı. Irak, Libya, Lübnan, Suriye gibi ülkelere karşı yürütülen savaşlar aynı zamanda siyonist devletin kanlı çıkarlarına da hizmet ediyordu. Bunun karşılığında İsrail de kesintisiz bir şekilde emperyalizmin “kirli işler”ini yerine getirdi. Örneğin devrimci-demokratik çizgide mücadele ettiği dönem boyunca Kürt halkına ve hareketine karşı yürütülen kirli savaşta, sömürgeci Türk devletine en çok destek veren gerici kuvvetlerden biriydi. Siyonist devlet son iki yılda ise canavarları çağrıştıran bir vahşetle Gazze’de soykırım savaşı yürütüyor. Artık İsrail, cihatçı güruhlara teslim edilen Suriye’de istediği gibi at koşturuyor. İran’a her tür terör yöntemiyle saldırarak, dünya savaşına dönüşebilecek bir bölgesel savaşı körükleyebiliyor. ABD “güvencesi” altındaki Katar’da bile dileğince terör eylemi gerçekleştirebiliyor.
Emperyalistler ve siyonistler onlarca yıldır sürdürdükleri barbarlığa karşın bölge halklarına tümüyle boyun eğdiremediler. Bölgede Kürtler ve Filistinliler başta olmak üzere direnen halkların mücadelesi, dünya genelinde ise işçi ve emekçi kitlelerin, militan kadın ve gençlik hareketlerinin direnişi emperyalist planları sık sık boşa çıkardı. Bu arada emperyalist-kapitalist sistemin çok yönlü son tarihsel bunalımı da ağırlaşmaya devam etti. Özellikle Ukrayna’da patlak veren ve fiilen Rusya ile ABD/NATO arasında süregelen savaştan beri emperyalist güç dengeleri altüst olmuş bulunuyor. Artık her yerde savaş ekonomisinin kuralları işliyor. Militarizme ve silahlanmaya devasa kaynaklar ayrılıyor. Bu uğurda gezegenin doğal kaynakları ve iklim dengeleri inanılmaz bir hızla yok ediliyor. Sınıf ve emekçi kitlelerin ekonomik ve sosyal kazanımları peş peşe gasp ediliyor. Demokratik hak ve özgürlüklerin kökü kazınıyor. Yurdundan-evinden kopmak zorunda bırakılmış göçmenlere karşı nefret kültürü kışkırtılıyor. Özellikle kapitalist merkezlerde başlıca politikaları göçmenleri günah keçisine dönüştürmek olan ırkçı-faşist partiler, gerçekte sınıf ve emekçi kitleleri zapturapt altına almak için iktidara taşınıyor.
İşçi ve emekçi kardeşler,
Bu karanlık gidişata karşı olduğu kadar, direnen halklarla dayanışma için de işçi sınıfı ve emekçi halklar olarak elbette döne döne mücadele sahnesine çıkıyoruz. Fakat bu mücadeleler henüz kendiliğinden, örgütsüz, sınıf mücadelesi ekseninden yoksun oldukları içindir ki kalıcı başarılara yol açmıyor. Emperyalist-kapitalist saldırganlığı durdurmanın yolu, tam da Büyük Ekim Devrimi deneyiminin ispatladığı gibi, yeniden devrimci sınıf eksenine dayalı örgütlü mücadeleyi yükseltmekten geçiyor. Bu aynı zamanda emperyalist-siyonist vahşete karşı direnen halklarla dayanışmanın en güçlü ve etkili yoludur. İşçi sınıfının devrimci önderliği bu mücadele içinde inşa edilebilecek, emeğin ve insanlığın kurtuluşunu sağlayacak olan devrim ve sosyalizm davası bu sayede zafere ulaşabilecektir.
Avrupa’da yaşayan işçi-emekçi kardeşlerimizi, bu doğrultudaki mücadelemize omuz vermeye; Ekim Devrimi’nin 108., TKİP’nin kuruluşunun 27. yılı vesilesiyle düzenleyeceğimiz “Emperyalizm ve siyonizm yenilecek, direnen halklar kazanacak!” etkinliğine katılmaya çağırıyoruz.
Gece Tertip Komitesi