“Devrim kimseyi geride bırakmaz”

Küba’da afet yönetimi teknik bir mekanizma değil, kolektif örgütlenmenin kurumsallaşmış biçimidir. Bu durum Melissa Kasırgası’nı, doğayla mücadeleden ziyade toplumsal modelin etkinliğinin test edildiği özgün bir tarihsel moment haline getirmektedir.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 30 Ekim 2025
  • saat-icon
  • 08:00

Karayipler’i vuran yıkıcı Melissa Kasırgası, Jamaika’nın ardından Küba’ya ulaşarak küresel ölçekte yalnızca meteorolojik değil, aynı zamanda toplumsal sistemlerin sınandığı kritik bir süreç başlattı. 

Melissa Kasırgası karşısında Küba’da sosyalist seferberlik

ABD Kasırga Merkezi’ne göre saatte 195 kilometreyi aşan rüzgârlarla Çarşamba gecesi Santiago de Cuba’ya bağlı Chivirico yakınlarında karaya ulaşan kasırga, 5 şiddetli ölçek üzerinden 3. kategoriye ulaştı. Kasırganın Jamaika’da yarattığı tahribatın hemen ardından Küba’da 735.000’den fazla insan devlet koordinasyonuyla önceden tahliye edildi, bu, nüfusun yaklaşık yüzde 7’sine tekabül ediyor. Bu devasa tahliye, “Devrim kimseyi geride bırakmaz” ilkesinin yalnızca bir slogan değil, toplumsal bir gerçeklik olduğunu bir kez daha kanıtladı.

İnsan hayatı ekonomik maliyetlerin üzerinde

Devlet Başkanı Miguel Díaz-Canel, X üzerinden yaptığı açıklamada “en önemli önceliğin insan hayatının korunması” olduğunu vurguladı ve bunun ideolojik değil pratik bir kararlılık olduğunu belirtti. Santiago de Cuba, Guantánamo, Holguín, Las Tunas ve Granma’da yapılan tahliyeler bireysel imkânlara bırakılmadı, devlet kurumları, halk komiteleri, sağlık çalışanları ve devrimci kitle örgütleri koordineli biçimde sahaya indi. Bu yaklaşım, kapitalist afet yönetimi modellerinde görülen “piyasa temelli çözüm” anlayışının tam karşısında, kolektif mülkiyetin ve örgütlü toplum gücünün pratik bir tezahürü olarak ortaya çıktı.

Devlet değil toplum hareket halinde

Telekomünikasyon şirketi ETECSA’nın iletişim ağlarını ücretsiz erişime açması, Meteoroloji Enstitüsü’nün tüm verileri halka açık ve anlık olarak paylaşması, “HURRICANE” kısa mesaj hattının devreye sokulması ve ulusal medyanın gerçek zamanlı kriz yayınları, küresel ölçekte örneği az görülen bir toplumsal seferberlik yarattı. 

Küba’da afet yönetimi teknik bir mekanizma değil, kolektif örgütlenmenin kurumsallaşmış biçimidir. Bu durum Melissa Kasırgası’nı, doğayla mücadeleden ziyade toplumsal modelin etkinliğinin test edildiği özgün bir tarihsel moment haline getirmektedir.

Melissa Kasırgası’nın Jamaika’da bıraktığı yıkımın hemen ardından Küba’daki koordinasyon, kapitalist ülkelerde afet sonrası görülen kaotik görüntülerle keskin bir karşıtlık oluşturuyor. New Orleans’ta Katrina Kasırgası sırasında binlerce yoksulun kaderine terk edilmesinin aksine, Küba’da bir tek insanın dahi geride kalmaması için seferberlik başlatıldı. 

Tahliyeler yalnızca hayatta kalmaya değil, aynı zamanda toplumsal bir dayanışmanın güçlendirilmesine hizmet ediyor. Granma Eyaleti'nde rezervuarların yüzde 57 doluluğa ulaşması nedeniyle su taşkınlarına karşı tahliye hazırlıkları yapılırken, kolektif mülkiyet kapsamındaki üretim tesislerinin korunması için de önlemler alınmaktadır.

Meteoroloji uzmanları Melissa’nın son yılların en güçlü kasırgalarından biri olduğunu belirtiyor. Ancak Küba’da bu kasırga bir felaket olarak değil, devrimci yöntemin insan merkezli örgütlenme kapasitesinin yeniden teyit edildiği bir sınav olarak görülüyor. Çünkü Küba için mesele “doğayla mücadele” değil, “insanı önceleyen toplumsal modeli savunma” meselesidir.

Sonuç: Devrimin esası hayatı savunmaktır

Melissa Kasırgası henüz nihai tahribatını göstermeden önce yüz binlerce insanın güvenli alanlara yerleştirilmiş olması, sosyalist örgütlenmenin güncelliğini ve devrimci ilkelerin canlılığını ortaya koymuştur. 

Bu tablo, sadece bir afet yönetimi başarısı değil, “kimseyi geride bırakmama” ilkesinin Küba’da bir devlet politikası değil, halkın kolektif bilincine yerleşmiş devrimci bir yaşam pratiği olduğunu göstermektedir. 

Kapitalist dünyada insan hayatı maliyet hesabına indirgenirken, Küba’da devrimin bizzat özünü oluşturur. Bu nedenle Melissa Kasırgası karşısındaki seferberlik, yalnızca bir doğa olayına müdahale değil, insanı merkeze almayan toplumsal modellere karşı verilen bir yanıttır da.