Arjantin’de Cumhurbaşkanı seçimi yapılmamış olsa da milletvekillerinin yarısının ve senatonun üçte birinin yenilendiği ara seçimlerin sonucu, Cumhurbaşkanı Javier Milei’nin ülkeyi yönetme kapasitesi üzerinde ciddi etkiler yaratıyor.
Elektrikli testereyle özdeşleşen ultra liberal politikalarıyla tanınan Milei, bu seçimden güçlenerek çıktı. Buna karşın, Peronist muhalefet tarihinin en zor dönemlerinden birine girdi ve geleceğine dair ciddi sorularla karşı karşıya.
Milei, seçimleri ekonomik açıdan radikal ve otoriter politikalarının bir halk oylaması olarak tanımladı ve kampanyanın ön yüzüne kendisini yerleştirdi. Bu strateji sonuç verdi: La Libertad Avanza (LLA, “Özgürlük İlerliyor”) ittifakı ülke genelinde oyların yüzde 40’ından fazlasını aldı. LLA’nın 2023 yılına kadar neredeyse hiçbir kurumsal yapıya sahip olmadığı düşünüldüğünde bu, parlamentoda önemli bir güç kazanımı anlamına geliyor. Ancak bu başarı 2023 seçimleriyle kıyaslandığında daha sınırlı görünüyor; o dönemde LLA, eski Cumhurbaşkanı Mauricio Macri’nin sağcı partisi Pro ile birlikte yüzde 54’e yakın oy almıştı.
Yeni parlamentoda Milei hükümeti milletvekillerinin üçte birini kontrol ederek bir “blokaj azınlığı”na sahip oldu. Bu güç, hükümete istenmeyen yasaları veto etme ve olası bir azil sürecini engelleme imkânı veriyor. Ancak Milei’nin tam bir çoğunluğu yok; çoğunluğu sağlamak için 22 sandalyeye daha ihtiyaç duyuyor ve bu da onu müzakereye zorlayacak.
Milei seçim sonrası yaptığı konuşmada sonuçları bir “dönüm noktası” olarak nitelendirdi. İkinci dönemi için ana hedefleri, çalışan haklarını ve sendikal gücü daha da sınırlandıracak yeni bir iş yasası ile zenginlerin vergi yükünü azaltmaya yönelik bir vergi reformu.
İş hukuku uzmanı Luis Campos’a göre Milei’nin girişimleri, Arjantinli sermaye çevrelerinin uzun süredir talep ettiği düzenlemeleri hayata geçirmeyi hedefliyor. İlk iki yılda bireysel işçi haklarına saldıran hükümet, şimdi sendikaların toplu pazarlık gücünü kırmayı amaçlıyor. Planlanan düzenlemeler arasında toplu iş sözleşmelerinin kaldırılması, işten çıkarmaların kolaylaştırılması ve çalışma saatlerinin uzatılması var.
Siyaset bilimci Hernán Ouviña, Milei’nin 2023’te “sistemin dışından gelen radikal bir figür” olarak ortaya çıktığını ve halka refah sözü verdiğini hatırlatıyor. Bu refah gerçekleşmemiş olsa da seçmenlerin önemli bir bölümü hâlâ hükümetin “ülkeyi düzlüğe çıkarmak için biraz daha zamana ihtiyaç var” söylemine inanıyor. Bu inanç, hükümet yetkililerinin adının karıştığı yolsuzluk skandallarına rağmen sürüyor. LLA’nın başkanı ve başkanın kız kardeşi Karina Milei’nin de bu iddialar arasında yer alması dikkat çekici. Öte yandan, seçmenlerin yaklaşık yüzde 32’si sandığa gitmedi; zorunlu oy kullanma kuralına rağmen bu, 1983’te “demokrasiye” geri dönüşten bu yana en düşük katılım oranı.
Hükümet, bütçeyi dengelediğini ve enflasyonu önemli ölçüde düşürdüğünü iddia ediyor. Ancak bu “başarılar”, ağır sosyal ve ekonomik bedellerle elde edildi. Kamu harcamaları kesildi, para birimi Peso yapay biçimde yüksek tutuldu ve bu durum ülkeyi Latin Amerika’nın en pahalı ülkelerinden biri haline getirdi.
Sanayi üretimi düşerken, hammadde sektörü büyüyor; finans piyasalarında spekülatörler büyük kazanımlar elde ediyor. Reel ücretler düşüyor, işsizlik artıyor ve giderek daha fazla kişi kayıt dışı çalışmak zorunda kalıyor. Gıda ve temel ihtiyaç tüketimi sert şekilde düştü.
Milei hükümeti ekonomik modeli sürdürebilmek için büyük miktarda ABD doları kullanarak pesoyu destekledi. Bu durum, kronik döviz kıtlığı yaşayan ve borç yükü hızla artan Arjantin için ciddi bir risk oluşturuyor. IMF’nin sağladığı 20 milyar dolarlık krediye ek olarak, Donald Trump yönetimindeki ABD hükümeti Arjantin’i iflastan kurtardı.
Ancak bu yardımlar doğrudan Milei’nin seçim başarısına bağlandı. Bu, bazı gözlemciler tarafından Arjantin halkına yönelik açık bir siyasi baskı olarak değerlendirildi.
LLA bugün Arjantin sağının baskın gücü haline geldi. Eski Cumhurbaşkanı Macri, 2023 seçimlerinin ikinci turunda Milei’ye destek vererek bu sürecin önünü açmıştı. Ancak son seçim sonucu, Macri’nin etkisini zayıflattı. LLA, kendisini öncelikle anti-Peronist olarak tanımlayan seçmenlerin desteğini büyük ölçüde toplamayı başardı. Bu grup, ülke siyasetinde her zaman en az üçte birlik bir ağırlığa sahip.
Peronizm, Temsilciler Meclisi’nde 97 sandalye ile en büyük muhalefet gücü olmaya devam etse de hareket tarihinin en zayıf konumlarından birinde. Seçim kampanyasında yeni bir başlangıç vaadinde bulunan Fuerza Patria-FP (Ulusal Güç), somut çözüm önerileri geliştirmek yerine hükümeti eleştirmekle yetindi. FP içinde Sergio Massa, Máximo Kirchner ve Axel Kicillof gibi figürler etkili olsa da bu liderlik yapısının geçmiş hatalardan ders almadığı eleştirileri yapılıyor. Eski statükoya dönüş çağrısı halkta karşılık bulmuyor.
Siyaset bilimci Ouviña’ya göre, Arjantin’de sol muhalefet için yeni bir toplumsal güç oluşturma potansiyeli var ve Marksist fikirler giderek daha fazla ilgi görüyor.
Buna rağmen, bu potansiyeli birleştirebilecek aktörlerin stratejik birlik sağlayamadığı belirtiliyor. Troçkist ittifak FIT-U (Sol İşçi Cephesi), sosyal protestolarda öncü bir rol oynasa da iç bölünmeler nedeniyle etkisini sınırlıyor.
FIT-U seçimlerde yüzde 4,7 oy alarak parlamentoya dört milletvekili soktu ve Buenos Aires bölgesinde üçüncü büyük güç haline geldi.
Arjantin’de ara seçimler genellikle mevcut hükümeti cezalandırmak için kullanılır. Ancak 2017 seçimleri gibi istisnalar da vardır; o seçimde Macri oylarını artırmış, sonrasında neoliberal politikalarını sertleştirmiş, bu da ülkeyi birkaç ay içinde derin bir krize sürüklemişti. 2019’daki seçimde ise cezalandırıldı. Bugün gelinen noktada, Milei’nin güçlenmiş olması, ülkenin daha sert bir ekonomik ve politik dönüşüm sürecine girdiğini gösteriyor. Ancak bu dönüşümün toplumsal sonuçları ağırlaşırken, muhalefetin yeniden yapılanıp alternatif sunma kapasitesi Arjantin “demokrasisinin” geleceğini belirleyecek.
Çeviri: Kızıl Bayrak
Junge Welt- Frederic Schnatterer ve Torge Löding, Buenos Aires / 29.10.2025